YEŞİLYURT YÖRESİ
MALKUYU EFSANESİ
Günümüzden yaklaşık altı yüzyıl önce, Yeşilyurt İlçesine gelen bir Oğuz boyu aşireti, kendilerinden daha sonra aynî yere gelenler tarafından, sürekli, taciz edilirler. Aşiret, sonradan gelenlerin şerrinden kurtulmak için bulundukları yerden bir kez daha göç etmeye karar verirler.
Bir süre sonra geri dönülür ümidiyle, kıymetli eşyalarını, halta ağır süs eşyalarını, şimdiki Derme Ana Kanalının üzerindeki, "Malkuyu" denilen yerde kuyular kazarak, toprağa gömerler. Gömülerin üzerine de kum taşından yapılmış ağır kayalar bırakırlar.
Yeşilyurt'tan ayrılırlar ama aynî yere bir daha dönemezler. Gömülen değerli eşya oldukları yerde kalır. Yüzyıllar sonra, orada dolaşanlar toprağın zamanla çöken ve çatlayan yarıklarında bazı madeni eşya bulunduğunu görürler. Önceleri gizli, daha sonra açıktan yapılan çalışmalarla gömülen eşyanın büyük bir kısmı ele geçirilir. Ağızdan ağza yayılan haber üzerine halk bu yere "Malkuyu" adını verir.
Aynı yere gömüldüğü söylenilen altın, gümüş, inci, mercan gibi ziynet eşyasına rastlanmaz. Bazıları, Yeşilyurt'a dönemeyeceklerini anlayan aşiret yetkililerinin, bu tür değerli eşyayı düşmanlarının ele geçirememesi için, onların cinler aracılığıyla madensel özelliklerinin bozularak toprak haline dönüştürüldüğünü söylerler.
.
ARGUVAN YÖRESİ
GÜLHANIM EFSANESİ
Arguvan'ın köylerinden biri olan Morhamam köyünün ilk adının Gülhamam olduğuna dair bir efsane vardır. Morhamamlı yaşlılar bu efsaneyi devamlı anlatırlar. Efsane şöyledir :
Gülhamam o zamanlar yedi büyük mahalleden meydana gelen bir yerleşim yeriymiş. Mahalleler Uzunoğlan, Ören, Karaağıl, Pörsüklük, Yoncalık, Lolik ve Köybaş'nda yer alırmış (Bu bahsedilen yerler şimdi tarla halinde olup, küp kırıkları, ev temelleri, kül kalıntıları çıkmaktadır. Hatta şimdi Uzunoğlan Değirmenbaşı tepesi bir yığma tepe özelliğini korumaktadır.)
Bir gün Gülhamam'a at sırtında bir ermiş zat gelmiş. İsmi Derviş Ali imiş. Bütün mahalleleri ev ev, kapı kapı dolaşmış, kimse tanrı misafiri olarak kabul edip evine konuk etmeye yanaşmamış. Çok yorgun ve aç olan Derviş Ali, bugün orta mahalle denen yerde geceyi geçirmiş. Sabahleyin kalktığında köylülere o kadar çok darılmış ve kızmış ki, "Burası nasıl Gülhamam olur, olsa olsa Morhamam olur" demiş. Atına binip birden kayıplara karışmış.
Şimdi köyün orta mahalle denilen yerinde, bir Devriş Ali Düşeği vardır. Düşek; konaklanılan yer anlamına gelmektedir. Derviş Ali Düşeği, tek gözlü, düz damlı taştan bir yapıdır ve köylüler bugün bir rüya görüp, onun hayra çıkmasını dilediklerinde, ölüleri için lokma çıkarttıklarında ve "Abdul Musa Aşı Törenlerinde" hurda kurban kesip köylüye dağıtmaktadırlar.
.
YEŞİLYURT YÖRESİ
ABDÜLHARAP GÖLÜ EFSANESİ
Yeşilyurt İlçesinin güneyinde bulunan ve Çelikhan ilçesi sınırları içerisindeki Abdulharap (Altıharap) Çayı üzerinde yapılan ve ÇAT Tüneli aracılığıyla suları Derme Ana Kanalına ve öteki kanallara akıtılacak olan barajın bulunduğu yer Abdulharap Gölü (Altıharap) olarak bilinir ve söylenir.
İki dağın arasında kalan sazlık ve bataklık, yer yer gölcüklerin bulunduğu bu yerin vaktiyle büyük bir köy olduğu söylenmektedir. Yaygın olan söylence şudur:
Bir bahar günü, ihtiyar bir yolcu omzunda erzak torbası, elinde iğde dalından yapılmış, uzunca, değneği bulunduğu halde, akşam saatlerinde, yorgun argın, şimdi adı bilinmeyen bu köye ulaşır.
İhtiyar yolcu, geceyi köyde geçirip ertesi sabah yola devam etmek ister. Üstelik acıkmıştır. Son kuru ekmeğini bir önceki durakta suya bandırıp bitirmiştir. Uzun sakalını eliyle sıvazlar, önüne çıkan ilk kapıyı vurur. "Tanrı misafiri" derse de kapı yüzüne kapatılır. İhtiyar şaşkındır. İkinci kapıya ulaşır. İçeridekiler yerimiz yok derler. Üçüncü kapıyı açmazlar, ihtiyar böylece köyü bir baştan bir başa dolaşır. Üzgün ve de yorgun köyü terk edeceği zaman, az ötede, bir tepeciğin üzerinde bulunan evi fark eder. Köyün çobanına ait olan evin kapısına doğru ürkek şekilde ilerlerken kendisini uzaktan gören çoban koşarak yanma gelir. Nereye gideceğini sorar. Yatacak yer aradığımı bildirince çoban, yorgun ihtiyarın koluna girer, evine götürür.
Çoban misafirini ağırlamak için elinden geleni esirgemez. Doğrusu ihtiyar da bundan çok hoşnut olur. Yemekten sonra bir hayli sohbet ederler. Daha sonra avluya serilen yatağa uzanan ihtiyar rahat bir uykuya dalar. Gece kaybolup şafak sökünce yatağından kalkarak yola koyulur. Kendisini misafir eden çobanı koruması için Allah'a yalvarır.
Ortalık aydınlanınca tepenin üzerinden bakanlar ve o civardan gelip geçen yolcular, çobanın evinden gayri, tüm köyün sular altında kaldığını görerek şaşırırlar.
.
BATTALGAZİ YÖRESİ
TOPTAŞ EFSANESİ
Toptaş Cami yanında bir meydan vardır. Bu meydanın dört tarafında sırayla dizili taşlar vardır. O taşların her biri o yöredeki zenginleri temsil edermiş ve kendisine misafir olmak isteyen fakir kişiler meydana gelerek hangi taş üzerine oturursa, o taşın sahibi o kişiyi evine misafir eder ve ziyafet verirmiş.
Aralarında misafiri sevmeyen varlıklı bir kişi, adet yerini bulsun fakat kimse oturmasın diye meydana top taş yerine sivri bir taş koymuş. Günün birinde bir fakir taşlardan birine oturmak isterken gözleri sivri taşa ilişmiş ve duraksamış. Adamı gören sivri taşın sahibi, fakir adam taşa oturmasın diye o sivri taş, o sivri taş diye seslenmiş. Fakir Adam’da o taşa oturmasını istediğini sanarak ve Zengin adam mahcup olmasın diye gidip sivri taşa yaslanmış.
Taşın sahibi adamı mecburiyetten dolayı evine götürmüş. Misafire yemekler pişirmek, ikramlarda bulunmak için hazırlıklara başlamış. İlk defa bir Fakir ağırlayan ev ahali telaşlanmış.
Ancak fakir adam çaba gösteren ev halkının bu çabasını engellemeye çalışarak; “benim yiyeceğim en fazla bir tabak yemek, bu kadar israfa, zahmete gerek yok” demiş.
Bunu duyan ev sahibi yaptığı hatanın farkına varmış.Fakirin ne kadar tok gözlü olduğunun farkına varmış ve Ertesi gün meydana koyduğu sivri taşı kaldırarak yerine toptaş koymuş.
Diğer bir söylenceye göre ;
Burada yaşayan on iki kardeş varmış. Her biri kendi adına meydana toptaş dikmiş. Gelen misafir hangi taşa oturursa, o taşın sahibine misafir olurmuş. Bundan dolayı buraya toptaş mahallesi dendiği rivayet edilir. Halen on adet toptaş burada bulunmaktadır.
.
KAYNAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.