KIRK KARDEŞLER...

Battalgazi’de halk arasında yaşayan bir bey varmış. Herkesçe sevilen ve saygı duyulan biriymiş.Ancak bu Bey’e yörenin halkı bir türlü kız beğendiremiyorlarmış. Gel zaman git zaman bu bey, bir kervanla Battalgazi yöresine gelen bir Rum kızını görüp aşık olmuş. O günden sonra da her gece Allah'a şöyle yalvarmış: "Allah'ım bu kızı nasip et de bana evlat yüzü gösterme." Demiş.
Bir vakit sonra Beyin bu duası kabul olmuş. Rum kızı olan sevgilisini babasından istemeye gitmiş.Hristiyan olan kızın babası önce kızını vermek istememiş. Fakat kızının da Beye gönlünün olduğunu ögrenince kızını vermek için Bey’e bir takım şartları olduğunu söylemiş.Bey,kızın babasına ’’ne isterseniz yaparım yeter ki kızınızı bana verin’’ demiş. Kızın babası Bey’e dönüp’’Sizden kırk torun isterkırk torun verirseniz kızımın müslüman olmasına da izin veririm ve hayatınız boyunca size her türlü destek olurum’’demiş.
Büyük bir sevinç içinde Allah'a yaptığı duayı unutan Bey bu şartı kabul etmiş ve önce sevdiği kızın müslüman olmasının ardından kırk gün kırk gece süren şenlikler içinde bir düğün yapmışlar.Böylece müslüman olan sevgilisiyle evlenmiş.
Aradan yıllar geçmiş ama bir türlü bu çiftin çocuğu olmamış.Bey karısını kaybetmek korkusuyla devrin hekimlerini dolaşmış ama bir türlü çaresini bulamamış.
Sonradan aklına bir çare daha gelmiş ve o zamanlar yörede yaşayan bir şeyhin yanına giderek ondan yardım istemiş. Şeyh daha önce Allah'a vermiş olduğu sözü hatırlatarak, ona dualar okumasını öğretmiş. Bey evine döndükten sonra birkaç gece boyunca şeyhten öğrendiği duaları okumuş ve bir gece rüya görmüş.Sabah kendine geldiğinde gördüğü rüyaya bir türlü bir anlam veremeyen Bey hemen soluğu şeyh’in yanında almış. Ermiş adam rüyanın tabirini yapmış ve Bey’e kırk tane çocuğunun olacağını ve bu çocukların hiç birinin uzun süre yaşamayacağını söylemiş. Bey, o an çok üzülmüş ve hiçbir şey diyememiş.Bey, tam Şeyh’in yanından ayrılacakken Şeyh ona arkasından seslenmiş.Şeyh’’Doğan çocuklarını öldükten sonra bir tepeye gömmeyi unutma’’ demesi ileBey, gözyaşları içinde şeyh’in yanından ayrılmış.
Birkaç yıl sonra çocukları olmuş ama Bey bir türlü sevinememiş.Sadece ölecekleri anı beklemiş. Gel zaman git zaman Şeyh’in dedikleri olmuş ve doğan her çocuk fazla yaşamadan hayatını kaybetmiş.Bey ise şeyh’in tavsiyesine uyup bir tepeye ölen çocuklarını kendi elleri ile gömmüş ve hemen ardından çocuklarını gömdüğü tepeye beşik şeklinde bir taş koymuş. Kırk tane çocuğu olan ve hiç birinin büyüdüğünü göremeyen Bey ve karısı ise yaşadıkları acıya daha fazla dayanamayıp çocuklarının mezarları başında kendilerini açlık ve susuzlukla ölüme terk etmişler.
Bu olay şehir halkının üzerinde büyük etki bırakmış ve böylece burası kırklar adıyla kutsal bir yer haline gelmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.