AY ATAM EFSANESİ...

Ay Atam Efsanesi

Ay-Atam Efsanesi'nin konusu insanoğlunun yaratılışıdır. İnsanın yaratılışını dört unsura (su, ateş, toprak, rüzgar) ve balçığa bağlayan bu efsanede Ön Asya mitolojisinin etkileri görülür. Kimi Türkologlar, Ulug Han Ata Bitikçi'nin yeni müslüman olmuş bir Türk düşünürü olduğunu düşünmektedirler.
Efsanede geçen  Kara Dağcı atlı, bir dağın üzerinde bulunan Ata Mağarası motifi, Türk mitolojisinin temel motiflerinden biridir. Bozkurt Destanı'nda kurtla yaşayan son Türk çocuğunun kaçıp sığındıkları Turfan'ın kuzeybatısındaki büyük dağ ve dağdaki mağara da böyle bir yerdir. Ergenekon'da da durum böyledir. Nitekim Ay-Atam Efsanesi'nde anlatılan mağara da Kara Dağcı atlı, bir dağın üzerinde bulunmaktadır. Büyük Hun ve Kök Türk devletleri zamanında Türkler'in Tanrı'ya tapınmak için bir tür tapınak olarak kullandıkları ata mağaraları da konu ile ilgili ve önemlidirler.
İnsanın yaratılışını dört unsur ve balçığa bağlama daha çok Ön Asya mitolojisinin geleneğidir. Ancak, dört unsur inanışı Uygur Türkleri'nde de vardır. Ayrıca efsanenin kişi ve yer adlarının öz Türkçe olması, Ata Mağarası motifinin efsane de önemli bir yer tutması ve dolayısıyla Türkler'in ünlü mağara kültünün efsanede yer alması, Ay-Atam Efsanesi'nin bir Türk efsanesi olduğunu ortaya koyar. Ama efsanenin Ön Asya etkisi taşımasını ve Aybek üd Devadari'nin müslüman olması dolayısıyla efsanenin bazı bölümlerini kırpmış ya da müslümanlaştırmış olması ihtimalini göz önünde tutarak efsaneyi incelemek gerekir.
Ay Atam Efsanesi

Ay-Atam Efsanesi

Çok çok eski çağlarda;
Çok yağmurlar yağdı. Gök delinmiş gibiydi. Dünya sele boğuldu, her yanı çamurlar kapladı. Çamurlar akan selle yuvarlanarak Kara Dağ'daki bir mağaraya doldular. Mağaranın içindeki kayalar yarıldı. Yarıkların kimileri insanı andırıyordu. Sürüklenen çamurlar bu insan biçimli yarıkları doldurdular.
Aradan çok zaman geçti.
Yarıklardaki balçıklar sular ile benzeşti, hallodu. Güneş Saratan burcuna geldi ve havalar çok ısındı. Yarıklardaki balçık, sular ile pişti. Yarıkların bulunduğu bu mağara tıpkı bir kadın gibiydi. İçi de insanlara can veren bir kadın karnı gibiydi.
Dokuz ay durmadan yel esti..
Su, ateş, toprak ve yel, insana can vermek için birleştiler. Dokuz ay sonra bir insan çıktı ortaya. Adına Ay-Atam dediler.
Ay-Atam, gökten indi yere kondu. Bu yerin suyu tatlı, havası da serindi.
Sonra yine yağmurlar, seller başladı. Mağara yeniden çamurla doldu. Güneş bu kez Sünbüle burcunda durdu. Sünbüle burcundaki güneşin sıcaklığı ile balçıklar, sular ile pişti. Bu kez bir hatun kişi çıktı ortaya. Adına Ay-Va dediler.
Ay-Atam ile Ay-Va evlendiler. Kırk çocukları oldu. Bunların yarısı erkek, yarısı da kızdı. Onlar da evlendiler, soyları çoğaldı. Bir zaman geldi Ay-Atam ile Ay-Va Hatun'un ömürleri doldu, öldüler. Çocukları, ana-babalarını türedikleri mağaraya gömdüler. Mağaranın kapısını altın kapılar ile kapattılar, dört bir yanını çiçekle süslediler.
*
KARADAĞ
Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.

Resmin ismi:  kağrıyel dağı.jpg
Görüntüleme: 427
Büyüklüğü:  54.5 KB (Kilobyte)
Karadağ ‘da Anadolu Yaban Koyunu Yavruları Hayata Gözlerini Açtı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.