Kuran'da anlatılan bazı Peygamberler ve onların Kavimleri hakkında bilgi:

- Kuran'da anlatılan bazı Peygamberler ve onların Kavimleri hakkında bilgi:

Hz. Şit (as) : Şit aleyhisselam Adem aleyhisselam'dan sonra gönderilen - ikinci - peygamberdir. Adem aleyhisselam'ın oğlu’dur. Babası vefat edince kendisine peygamberlik ve ayrıca 50 suhuf kitap verildi. Allahü Teala Şit aleyhisselama 50 suhuf (sayfa) kitap gönderdi. Hz. Şit'e nazil olan suhuf'da; hikmet ve riyaziye (matematik) ilimleri, kimya, simya ilmi ve çeşitli sanatlar, ayrıca daha bir çok şeyler bildirildi. Şit aleyhisselam, Habil'i şehit ettikten sonra Yemen'e gidip azgınlaşan Kabil'in çocuklarına ve torunlarına Allah’ın yasaklarını ve emirlerini anlattı. Bu kavim Hz. Şit'in davetini kabul etmeyip azgınlık gösterdiler. Hz. Şit onlar ile cihad etti. Bu savaşta kılıç kullandı.

Hz. İdris: Hz. İdris, Hz. Şit aleyhisselamın torunlarından bir peygamberdir. Adem aleyhisselam'ın oğlu Kabil'in evladından olan bir topluma peygamber gönderilmiştir. Cebrail aleyhisselam 4 defa gelip ona Allah’ın emir ve yasaklarını bildirmiştir. İdris aleyhisselamın bunları insanlara 105 veya 120 sene bildirdiği rivayet edilmiştir. Kendisine verilen birçok mucizelerden bazıları, ağaçlarda ne kadar yaprak olduğunu bilmesi, havadaki bulutlara çekilmeleri için emir verebilmesi ve kendisinden sonra gelecek olan peygamberleri haber vermesi idi.

Hz. Nuh: Nuh aleyhisselam, İdris aleyhisselam'dan sonra gelen peygamberdir. Hz. Nuh, Idris aleyhisselamdan sonra azan insanlara peygamber olarak gönderildi. İnsanlar putlara tapmaya başladı. Cenab-i Hak bunun için Nuh aleyhisselami peygamber olarak gönderdi. Yıllarca insanları dine davet etti, putlara tapınmaktan sakındırdı ve Allahü Tealaya ibadet etmelerini söyledi. Ama Nuh aleyhisselama kendi oğlu Yam yani Ken'an bile iman etmedi, hatta alaya alıp işkence ettiler. Nuh aleyhisselam Insanlarin davetine icabet etmedikleri için onlara beddua etti. Nuh aleyhisselam insanların davetine icabet etmedikleri için onlara beddua etti. Gemi bitince tufan oldu (denizler tastı ve her taraf su oldu). Nuh aleyhisselam şayisi 80 kişi kadar olan mü'minler ile 3 katli olan gemiye bindi. Nuh aleyhisselam gemiye her hayvandan birer çift aldı. 150 gün geçtikten sonra Allahü Teala: « Yere suyunu çek; göğe: ey gök sen de yağmurunu tut » buyurdu ve bunun üzerine yağmur durdu, sular çekildi. Gemi Irak'taki Cudi dağına oturdu. Hz. Nuh gemicilerin ve marangozların piri sayılır, çünkü bu isleri Allah’ın ihsanıyla ilk defa o yapmıştır.

Hz. Hud: Hz. Hud Yemen'de bulunan Ad kavmine gönderilen peygamberdir. Yemen'de Aden ile Umman (Oman) arasında bulunan Ahkaf diyarında Hz. Hud doğup büyüdü. Çocukluktan itibaren Allah'a ibadet ederdi. Ara sıra ticaret yapan Hz. Hud gayet şefkatli ve çok cömert idi. Kavmi (Ad) bolluk ve bereket içinde ve gösterişli binalar yaparak azmıştır. Bütün nimetleri kendilerine veren Allah’ı unutan Ad kavmi putlara tapmaya başladı. Hud aleyhisselam bu kavme peygamber olarak gönderildi ve Hz. Hud Nuh aleyhisselamin bildirdiği dinin esaslarını Ad kavmine bildirdi. Ne yazık ki birçok kabileler gibi Ad kavmi de peygamberine karşı geldi.

Allahü Teala Ad kavmi üzerine azab yüklü bulutu göndererek buluttan esen bir rüzgarla onları helak etti.

Hz. Salih: Sâlih Peygamber Semud kavmine gönderilen peygamber olup Nuh aleyhisselamin oğullarından Sam'in neslinden olup Hz.Âdem'in 19. kuşaktan torunudur. Âd kavmi helâk olduktan sonra felaketten kurtulanlardan Semud, Sam ile Hicaz arasındaki Hicr denilen yere yerleşti. Semud'un torunları Ad’ın helâk olduğu yere gidip yerleştiler.Reisleri de Canda bin Amr isminde birisi idi. Zamanla bolluğa kavuşup Ad kavmi gibi azdılar. Taslardan yaptıkları putlara taptılar. İste bu diyarda Hz. Sâlih doğup büyüdü. Azgınlıklarından dolayı Allah Teâlâ onlara Sâlih aleyhisselami peygamber olarak gönderdi. Hz.Sâlih onları putlara tapmaktan men'edip azgınlıklarından sakındırdı. onları imâna davet edip Hz. Nuh'un dinini tebliğ etti. Birçok kavim gibi Semud'un çoğu Sâlih peygambere isyan, azı imân etti. Cebrail aleyhisselam onları bir sabah vakti sayha ile azablandırdı. Semud'un muhkem binaları bile kendilerini kurtarmadı ve onlar sayhanın şiddetinden hepsinin ödleri patlayarak helâk oldu.

Hz. İbrahim: Mezopotamya'daki Keldâni kavmine gönderilmiştir. Oğulları, İsmail ve İshak aleyhisselam'dan ziyade soyundan daha birçok peygamber geldiği için «Ebü'l enbiya» (peygamberler babası) da denilmiştir. Nemrud ve ona tâbi olanlar azgınlık ve Allah'a isyan içinde yasamakta idiler. Bir gün Nemrud bir rüya gördü. Bir rivayete göre, rüyasında gökyüzünde bir nurun parladığını, güneşin, ayın ve yıldızların bu nurun ışığında kaybolduğunu gördü. Diğer bir rivayete göre ise, rüyasında bir kimsenin gelip tahtından kaldırıp kendini yere vurduğunu gördü. Müneccimlere gördüğü rüyayı anlatıp tâbir ettirdi. Bunlar "Yeni bir peygamber ve din gelecek, senin saltanatını temelinden yıkacak ! Ona göre tedbir almalısın" diye tâbir ettiler. Nemrut bu isin tedbiri kolaydır deyip, " Bundan sonra kimse çocuk sâhibi olmayacak. Hanımlardan uzak durulacak. Doğan çocuklar, erkekse öldürülecek, kızsa bırakılacak" emrini verdi. Bu suretle 100.000 mâsum bebeği öldürüldüğü nakledilmiştir. Basil halkı Allah’ın yolundan saptığı için her sene putlar için âyin düzenlerdi. Bu âyin'de bir yere toplanır bayram yapar ve sonra put haneye gider, putlara secde eder, sonra da evlerine dönerlerdi. Böyle bir bayram günü, İbrahim aleyhisselam put haneye girip, bir balta ile bütün küçük putları kirdi. İbrahim aleyhisselam putları kırınca putperestler bu isin onun yaptığını anladılar ve ceza vermek üzere hapsettiler. İbrahim aleyhisselam'ın ateşe atılması kararlaştırıldıktan sonra odun toplanıyor ve kocaman bir ateş yakılıyor. Problem Halilallah'i ateşe atmakta. Rivayete göre İblis insan sekline girip Nemrut’a mancınık kullanmasını tavsiye ediyor . Bir bina (mancınık) yapılıp oradan İbrahim aleyhisselam ateşe atılınca, ateş bir gül bahçesi oluyor. Diğer bir rivayete göre içi balık dolu bir havuz oluyor ateş. Ve böylece ateş Halilürrahman'ı yakmıyor. Hz. İbrahim küfür diyarından hicret ederek Sam'a gidiyor . İbrahim aleyhisselam ondan sonra zevcesi Hz. Sâre ile birlikte Mısır’a gitti. Ve Mısır’da Hz. Haber ile evlenerek Hz. İsmail dünyaya geldi.

Hz. Lut: Hz. Lut, İbrahim aleyhisselamin kardeşi Hârân’ın oğludur. Nemrud'un memleketinden hicret edip Sam'a geldikten sonra Lut gölü yakınındaki Sedum şehri halkına peygamber olarak gönderildi. İnsanlara İbrahim aleyhisselamin dinini tebliğ etti . Bu kavim çok azgındı ve erkeklerle münâsebeti âdet haline getirerek livaca fiilini isliyordu. Bu iş için de bilhassa genç delikanlılar üzerinde kötü emel besliyorlardı. Hz. Luti kavmine tebliğe başladı. Fakat onlar dinlemediler. Sedam kavminin helaki sabah vakti geldiği zaman gerçekleşti. O şehir’in altı üstüne geçirildi ve üzerlerine taslar yağdırıldı. Lut aleyhisselamla olanlar kurtarıldı. Hz. Lut daha sonra Hicaz havalisine gitmekle emrolundu ve vefatına kadar orada kaldı .

Hz İsmail: Hz. İbrahim'in Hacer'den olan büyük oğludur. Hicaz halkına peygamber oldu.

Hz. İshak: İbrahim (a.s)'in Hz. Sâre'den doğan ikinci oğlu. Hz. Ishak rivayete göre yüzaltmis yaslarında bu günkü Filistin'in bulunduğu bölgede Kudüs yakınlarında vefat etmiş, babası İbrahim (a.s)'in Mezradaki kabrinin yanına defnedilmiştir.

Hz. Yakub: Ya'kûb (a.s)'in soyu, ishâk (a.s) vasıtasıyla İbrahim (a.s)'a dayanmaktadır. Ya'kûb (a.s) bitmeyen tükenmeyen güzel bir sabra sahipti. O, sabrıyla ve ümidiyle örnek bir peygamberdi. Kendisi, evlam acısı ve evlam ihanetiyle imtihan edildi. Yak'ub (a.s) da diğer peygamberler gibi insanları Allah'a inanmaya ve O'na ibadet etmeye çağırdı. Kendisi bu yolda fevkalade örnek bir hayat yasadı.

Hz. Yusuf: Kur'an'da ismi geçen Beni İsrail peygamberlerinden biri. Yakub Peygamber'in oğludur. Hz. Yûsuf'un on bir tane erkek kardeşi vardı. Yûsuf fevkalâde güzel ve son derece zekî idi. Babaları Hz. Yakub en çok Yûsuf'u seviyordu. Bu sevgiyi ağabeyleri kıskanıyorlardı.Yûsuf (a.s) bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneş ve ayin kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyayı babasına anlattı. Babası rüyanın, Hz. Yûsuf'un büyük bir adam olacağına işaret olduğunu anladı ve Yûsuf'a rüyasını ağabeylerine anlatmamasını tembihledi. Ancak, ağabeyleri bundan haberdar oldular ve Yûsuf'u öldürüp bir yere atmayı planladılar. Babalarından izin alarak, gezip eğlenmek bahanesiyle Yûsuf'u alıp kırlara,götürdüler. Onu bir kuyuya attılar, gömleğini da kana bulayarak, "Yûsuf'u kurt kaptı" diye babalarına yalan söylediler.

Hz. Eyyub: Hz. İbrahim soyundan gelen bir peygamber. İslâm kaynaklarına göre Havrân bölgesinde yasayan ve çok zengin olup, şayisiz mali-mülkü, birçok oğlu kızı bulunan Eyyûb (a.s.), kendi toplumuna peygamber olarak gönderilmiştir.

Hz. Şuayb: Medyen ve Eyke halkına peygamber olarak gönderildi. Bu iki ülkede ayrı ayrı mücadelede bulundu. Medyen ve Eyke, dağlık ve ormanlık olan iki ülke idi. Medyen toprakları, Hicaz’ın kuzey batısında, oradan Kızıldeniz’in doğu sahiline, güney Filistin'e, Akabe Körfezi'ne ve Sina Yarımadası’nın bir bölümüne kadar uzanan bölgelerde yer alır. Şuayb (a.s) büyük bir hatipti. insanlari güzel söz ve nasihatlerle aydınlatmaya çalıştı. Dolayısıyla ona peygamberler hatibi denilmiştir. Şuayb (a.s) onların taşkınlıklarına karsı nasihat ediyor ve onları büyük bir azap ile kokutuyordu. Her türlü mücadelede, tebliğ ve nasihate rağmen, Allah’ın emirlerini dinlemeyen, zulüm, taşkınlık ve kötülükte ısrar eden Medyen halkı, azabı hak etmişti: Derken o (müthiş) sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb'i yalanlayanlar... iste ziyana uğrayanlar, onlar oldular" (el-A'raf, 7/91-92). Şuayb (a.s) Medyenlilerle beraber, Eyke halkına da peygamber olarak gönderilmişti. Onlarla da önemli mücadelelerde bulundu. Eykeliler, Şuayb (a.s)'in telkinlerine karsı ters hareket ettiler. Söz dinlemeyip isyanda bulundular. Hatta, Şuayb (a.s)'a hakaret ettiler.Medyen ve Eyke halkı Hz. Şuayb'i dinlemediler ve bunun neticesinde helâk oldular.

Hz. Musa: Allah Teali’nin, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat’ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği peygamberlerden biri. Hz. İbrahim (a.s)'in soyundan olup, israilogullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teali’nin dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti. Mûsa (a.s) da, Allah Teala tarafından israilogulları'na gönderilmiş bir resul idi. O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çağırdı. Kavmine zulmeden ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavun'a karsı tevhid yolunda mücahide etti. Bu uğurda, bütün peygamberlerin karsısına çıkan güçlükler, onun da karsısına çıktı. doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından öldürülmek gayesiyle kovalandı.

Hz. Harun: Hz. Harûn (a.s), israilogulları peygamberlerinden, Hz. Musa (a.s)'in kardeşi. Hz. Yusuf'un vefatından sonra Mısır’da yasayan israilogulları ve diğer insanlar, bir müddet onun gösterdiği yoldan yürüdüler; ancak daha sonra hakikati unuttular. Bu arada Mısır’ın idaresi Kıbtîlerin eline geçti. Kıbtîler ise yıldızlara ve putlara tapıyorlardı. Hârun Peygamber uzun müddet yasadı. Musa Peygamberle birlikte kavmine öğütlerde bulundu, kavminin nankörlüklerine göğüs gerdi.

Hz. İlyas: Hz. Musa'dan sonra israilogullarının çeşitli boyları. sam civarına yerleşmiştir. sam bölgesindeki "Bek" şehrine yerleşen ve zamanla Allah'a isyan ederek haddi asan bir Benu İsrail kabilesine Hz. İlyas (a.s)'in gönderildiği rivayet edilmektedir. İlyas (a.s) Peygamber olarak gönderildiği insanları dine davet etmiştir: "(Hz. İlyas) milletine: "Allah'a karsı gelmekten sakınmaz misiniz? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah’ı bırakıp da Ba'l putuna mi taparsınız?" demişti (es-Sâffât, 37/124-126). Rivayete göre kavminin imansızlığına kızan ilyas (a.s), Allahu Teâlâ'dan kendisini gökyüzüne kaldırması için dua etmiş, bunun üzerine belirlenen bir yerde yanında Elyas'a (a.s) da varken gökten gelen ateş gibi bir ata binip havalanmıştır.

Hz. Davud: Kur'ân-i Kerim'de adi geçen israilogullari peygamberlerinden biri. israilogullari, Hz. Dâvûd zamanında en parlak dönemlerini yasamışlardır. Dâvûd (a.s.) Kudüs'ü fethetmiş, kendisine başkent yapmıştı.Hz. Dâvûd, hem hükümdar, hem peygamberdi. Bir nimet olarak bu iki özellik ona verilmişti. O, israilogullarini kırk yıl yönetti ve Rabbine kavuştu. Hz. Dâvud (a.s.)'in yerine oğlu Hz. Süleyman (a.s.) geçti ve ona da peygamberlik geldi. Hz. Dâvûd, bir gün oruç tutar, bir gün yerdi.

Hz. Süleyman: Hz. Süleyman, babasından sınırları Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan bir krallık devralmış ve kısa sürede hakimiyetini güçlendirmişti. Hz. Süleyman, Allah’ı ilâh olarak kabul etmeyip güneşe secde eden ve şeytanin kendilerine süslü gösterdiği bir sistemi kabul eden Sebe halkını, imana davet etmek için onlara "Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla" başlayan bir mektup göndermişti. Ve tüm kavmi kendisine teslim olmaya çağırmıştı.

Hz. Yunus: Yûnus (a.s)'in nüfusu yüz bini askın bir şehrin halkına uyarıcı ve tevhide çağrıcı bir peygamber olarak gönderildiği, Kuran’da söyle gedmektedir:

"Ve onu yüz bin İnsana, ya da daha fazla olanlara peygamber gönderdik" (es-Saffat, 37/147). O'nun peygamber olarak gönderildiği bu yerin Ninova şehri olduğu nakledilmiştir. Ninova şehri, Dicle nehrinin kıyısında, şimdiki Musul'un yerinde bulunmaktaydı. Bu beldenin İnsanları küfrün içinde bulunuyorlardı ve putlara tapmakta idiler. Yûnus (a.s) onları küfürden ve putperestlikten nehyetmek bir de onlara, küfürlerinden dolayı tevbe etmelerini, Yüce Allah’ın varlığına ve birbirine inanmalarını emretmek üzere gönderilmişti. Yüce Allah, onun milletine de neticede hidâyeti nasib etti. Onlar da sonunda Allah'a imân edip tevhid'e sarıldılar.

Hz. Üzeyr: İsrail oğullarına gönderilen bir peygamberdir. Yüce Allah isrâil oğullarının elinde bulunan Tevrat’ı onlardan aldı. Tevratin içinde bulunduğu sandığı kaybettiler. Ayni zamanda Tevrat zihinlerinden de silindi. israil oğulları buna çok üzüldüler. Bilhassa Üzeyr (a.s) Allah'a çok ibâdet etti; O'na yalvarıp yakardı. Allah'tan inen bir nur, onun kalbine girdi. Unutmuş olduğu Tevrat’ı hatırladı. Ondan sonra Tevrat’ı yeniden İsrail oğullarına öğretti. Daha sonra Tevrat’ın içinde bulunduğu sandık bulundu. Bunun üzerine Üzeyr (a.s)'in öğrettiğinin aslına uygun olduğunu gördüler. Bunun üzerine Üzeyr (a.s)'i çok sevdiler. Fakat bu hususta aşırı gittiler. "O, olsa olsa Allah’ın oğludur" dediler. Hayati boyunca, Allah’ın rızasını kazanmak için serden kaçmış, hayra koşmuştur. Çevresindeki İnsanları da bu şekilde inanmaya ve Allah’ın emir ile yasaklarına riâyet etmeye davet etmiştir.

Hz. Zekeriyya: Kur'ân'da adı gelen peygamberlerden biri. Soyu Dâvud (a.s)'a dayanmaktadır. Zekeriyya (a.s) bu şekilde ömrünü ibâdetle geçirdi. Daima İnsanları Yüce Allah'a inanmaya ve O'nun yolunda yürümeye çağırdı. fakat azmış olan, küfre dalan ve önünü görmeyecek kadar gözü dönenler, onu şehid ettiler

Hz isa: Kur'an-i Kerîm'de adi geçen ve Israilogullarina gönderilen peygamberlerden. Hz. isa (a.s) batili tarihçilere göre miladi yıldan dört veya beş sene kadar önce doğmuştur.

Memleketi Celile'de Genaseret gölü kıyısında ilk vaaz ve tebliğlerini bildiren Hz. İsa daha sonra Kudüs'e gitti. Yahudiler Hz. İsa’yı, dönemin Romalı Kudüs valisi Pontus Pilatus'a şikayet ettiler. Havarilerin içinde Yahuda isimli birisi Hz. İsa’ya ihanet etti ve Hristiyanlarin inancına göre Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürüldü. Kur'an-i Kerîm'de ise hadise söyle anlatılmaktadır: "Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı" (en-Nisa, 4/156). Rivayete göre Hz. İsa’ya ihanet eden Yahuda, Romalılar tarafından İsa (a.s.) zannedilerek asılmıştır.

Peygamberler Tarihi, Yeni Asya Yayınları

Hz. Adem , yeryüzünde ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanlarin babasi'dir. Cesitli memleketlerden getirilen topraklari melekler su ile camur yapip, insan sekline koydular. Mekke ile Taif arasinda 40 yil yatip salsal oldu. Yani pismis gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselamin nuru alnina kondu. Sonra Muharrem'in onuncu Cuma günü ruh verildi. Her seyin ismi ve faydasi kendisine bildirildi. Boyu ve yasi kesin olarak bildirilmedi. Allahü tealanin emri ile bütün melekler, Adem'e secde etti, ama Iblis (seytan) kibirlenip, bu emre karsi geldi ve secde etmedi : « Hani biz meleklere (ve cinlere): Adem'e secde edin , demistik. Iblis haric hepsi secde ettiler. O yüz cevirdi ve büyüklük tasladi, böylece kafirlerden oldu »(Bakara, 34) . Hz. Adem 40 yasinda Firdevs adindaki Cennet'e götürüldü. Cennet'de yahut daha önce Mekke disinda uyurken, sol kaburga kemiginden Hz. Havva yaratildi. Allahü teala onlari birbirine nikah etti. Yasak edilen agactan unutarak ve Iblis'in oyununa gelerek önce Havva, sonra Adem aleyhisselam yedikleri icin Cennetten cikarildilar. Adem aleyhisselam Hindistan'da Seylan (Ceylon) adasina, Havva ise Cidde'ye indirildi. 200 sene aglayip yalvardiktan sonra , tövbe ve dualari kabul olup, hacca gitmesi emr olundu: «Sonra Rabbi onu seckin kildi; tevbesini kabul etti ve dogru yola yöneltti »(Ta'ha, 122) . Arafat ovasinda Havva ile bulustu. Kabe'yi insaa etti. Hz. Adem her sene hac yapardi. Arafat meydaninda veya baska meydanda , kiyamete kadar gelecek cocuklari belinden zerreler halinde cikarildi. «Ben sizin Rabbiniz degil miyim ?» diye soruldu. Hepsi «Evet » dedi. Sonra hepsi zerreler haline gelip, beline girdiler. Yahud belinden yalniz kendi cocuklari cikti. Sonra Sam'a geldiler. Burada cocuklari oldu. Neslinden 40.000 kisiyi gördü. 1500 yasinda iken cocuklarina peygamber oldu. Cocuklari cesitli dillerde konustu. Cebrail aleyhisselam 12 kere geldi. Oruc, her gün bir vakit namaz ve gusül abdesti emredildi. Kendisine kitap verilip, fizik, kimya, tip, eczacilik, matematik bilgileri ögretildi. Süryani, Ibrani ve Arabi diller ile kerpic üstüne cok kitap yazildi. Bir rivayete göre 2000 yasinda iken Cuma günü vefat etti. Hz.Havva 40 sene sonra vefat etti. Kabirlerinin Kudüs'de veya Mina da Mescid-i Hif'de veya Arafat'da oldugu rivayetleri vardir.

Kur'an'da İsimleri Geçen Peygamberler:

Hazret-i Âdem aleyhisselâmdan Peygamberimize kadar bir rivâyete göre 124 bin, diğer bir rivâyete göre ise 224 bin peygamber gelmiştir. Bunlardan ancak 28 tanesinin isimleri Kur'ân-ı Kerim'de zikredilmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de adları geçen ve bilinmeleri vâcip olan

Peygamberlerin mübârek isimleri şunlardır:

1. Âdem.... 8. İsmâîl.... 15. Hârûn...... 22. Zekeriyya...
2. İdris...... 9. İshâk.... 16. Dâvûd..... 23. Yahyâ.........
3. Nûh....... 10.Yâkûb... 17. Süleyman. 24. Îsâ............
4. Hûd....... 11.Yûsüf.... 18. Yûnus...... 25. Üzeyr*......
5. Sâlih..... 12.Eyyûp.... 19. İlyas...... 26. Lokman*....
6. İbrâhîm. 13.Şuayb... 20. Elyesa.... 27. Zülkarneyn*
7. Lût........ 14.Mûsâ..... 21. Zülkifl.... 28. Hazret-i Muhammed. (Aleyhimüsselam)

* Bu üç mübârek zâta evliya diyenler de vardır.

Kur`an`da ismi geçmediği halde peygamber olarak meşhûr olanlar da şunlardır: Şît, Yûşâ, Cercis, Danyal
Peygamberlerin hayatını kesin tarihleriyle bilmek mümkün değildir.


Tarih ilmi ise, milattan önce üç bin'den öncesini kesin olarak bilemediğinden, bu bilgilerle iktifa edilmektedir.

İlk insanların ömrü uzundur. Ayrıca Peygamberlerin geneli uzun yaşamıştır.

Hz. Nuh as ın uzun yaşadığına dair deliller var:
Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Nuh (a.s.) yaşıyla ilgili olarak şöyle denilmektedir:

"Andolsun ki. biz, Nuh'u kendi kavmine gönderdik de, O, dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Sonunda, onlar zulümleri*ni sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. Fakat biz, O'nu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık" (Ankebut süresi, 29/14 ve 15)

Görüldüğü gibi âyette Hz. Nuh (a.s.) dokuz yüz elli yıl kavmiyle birlikte olduğu belirtilmiş; ancak bu sürenin onun bütün ömrü*nü, veya peygamberlik süresinin tamamını ya da tufana kadar olan safhasını içine aldığına işaret edilmemiştir. Dolayısıyla ta*rihçiler bu süre hakkında farklı görüşler ortaya atmışlardır. Me*selâ, İbn Abbas, kendisinden aktarılan bir rivayette, bu rakamı onun bütün ömrü olarak kabul etmiştir.

Buna göre o, kırk yaşın*da peygamberlik görevine getirilmiş, sekiz yüz doksan yaşında iken tufan meydana gelmiş ve bundan sonra altmış yıl daha yaşamıştır. İbn Kesir gibi, bu süreyi sadece tufan öncesi peygamberlik müddeti olarak düşünenlere göre ise, Hz. Nuh (a.s.)'ın yaşı bu rakamdan çok fazladır. Çünkü O, peygamberlik öncesi yaşadığı kırk yıl ya*nında, tufandan sonra da uzun süre hayatta kalmış ve peygam*berlik görevini devam ettirmiştir.

Hz. Nuh (a.s.) ömrü gibi kavminin ömürlerinin de uzun olduğu kuvvetle muhtemeldir. O asırlarda insanların azlığına karşılık ömürlerinin uzun olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Rasülullah (s.a.v.), bir hadislerinde, insanların ömürlerinin zamanla kısaldığına işaret etmişlerdir.(2)

Dokuz yüz elli rakamı Tevrat'ta da geçmekte ve orada, bu müddetin onun bütün ömrü*nü içine aldığı, Hz. Nuh'un tufan sırasında altı yüz yaşında olduğu (Tekvin, 7/6), tu*fandan sonra üç yüz elli yıl daha yaşadığı ve dokuz yüz elli yaşında öldüğü zikredilmektedir.(3)

(1) (bk. Mektubat 23. mektup

(2) (bk., İbn Kesir, Kasasu'l-enbiyâ, I, 117; Mevdüdi, Tefhim, IV, 235- Bu hususta başka rivayetler de vardır Hatta onun toplam ömrünü 17001ü rakamla*rın üstüne çıkaranlar olmuştur (Bu konudaki rivayetler için bkz. İbn Kuteybe, el-Maârif, 11; İbn Sa'd, I, 40-41; Taberî, Tarih, I, 90-91; İbnül-Esir, I, 68; İbn Kesir, Kasasu'l-enbiyâ, I, 84; Ömer A. Ömer, Ülü'l-azm mine'r-rusul, I, 57 vd.; Seyyid el-Vekü, I, 95)

(3) (Tek*vin, 9/ 28-29).

KAYNAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.