MALATYALI FAHRİ


MALATYALI FAHRİ KAYAHAN


Hakkında anlatılanlar zaman içinde birer efsaneye dönüşmüştür. Neyin doğru neyin yanlış olduğu artık ayırt edilemeyecek durumafahri-kayahan-ezo-gelin-turkusugelmiştir. Kısıtlı bilgiler etrafında oluşturulan senaryolar Fahri Kayahan’ın gerçek hayat hikayesine ulaşmayı imkansız kılmıştır. Bu yüzden Fahri Kayahan hakkında bahsedilenlerin öne çıkanları bu yazıda yer alacak.
Fahri Kayahan 1918 yılında Malatya’da doğdu. Babası Gaffar Ağa sülalesinden Mustafa Bey, annesi Şam Kadısı’nın kızı Şerife Hanım’dır. Şerife Hanım ile Mustafa Bey’in Makbule ve Fahri isminde iki çocukları olur. Fahri Kayahan’ın kız kardeşi Makbule 11 yaşındayken ateşli bir hastalık sonucu ölür. Ailenin tek çocuğu olan Fahri büyük bir özen ve sevgi ile yetiştirilir.
Fahri ilk, orta ve lise tahsilini Malatya’da tamamlar. Babası Malatya’nın en büyük manifatura dükkanına sahip olduğu için genç Fahri bu dükkanda çalışmaya mecbur olur. Ancak Fahri’nin gözü müziktedir. her zaman bir enstrüman çalmak, türkü söylemek ister. Fırsat buldukça dağda bayırda arkadaşlarıyla gramofon dinlemeye gider. Kendi yöresi dışında ki müziklerle tanışmaya başlaması da bu dönemde olur. İlk önce bağlama çalmaya heves eder ve bir süre bağlama çalar. Daha sonra Karaköylü Reşat Dayı’dan tambur dersleri alır. Fahri Kayahan’ın müzik yaşamındaki en önemli olaylardan biri de bağlamayı bırakıp tambur çalmasıdır.
Yeni yeni olgunluk çağlarına ermeyen başlayan Malatyalı Fahri, katıldığı bir düğü sırasında (bazı kaynaklara göre bir şenlik) Fahriye isminde genç ve güzel bir kızla tanışır. Malatya’nın ileri gelen ailelerinden olan Hamikoğulları’ndan Hacı Ağa’nın kızı Fahriye ile 193 yılında evlenir. Hacı Ağa konağına iç güveyi giden Fahri kısa zamanda bu konakta yapılan müzik toplantılarının tanınmış simaları arasına girmeyi başarır. ( O yıllar Malatya’nın büyük konaklarında düzenli olarak müzikli ziyafetler olur, müzik halkın yaşamında önemli bir yer tutar ve bir çok insan enstrüman çalmayı bilir.) Konakta keman, piyano, ud, tambur gibi enstrümanlar bulunmaktadır. Hacı Ağa keman çalmakta, damadı Fahri de ona tamburu ve sesi ile eşlik etmektedir. Bir süre sonra Fahriye Hanım hamile kalır ve 1934 yılında Suade ismini verdikleri bir çocukları olur. Fahriye ve Fahri Kayahan çifti mutluluk içinde yaşamlarını sürdürmektedir.
1936 yılının Ocak ayının son gününde, Fahri Kayahan’ın sonraki yaşamında derin izler bırakacak ve onu her zaman acı çekmeye mahkum edecek bir olay yaşanır. Bu olay hakkında anlatılan bir çok hikaye mevcuttur. Hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu bilinmemektedir. Fahri Kayahan’ın hayatını değiştiren bu talihsiz olay ile ilgili en çok anlatılan 2 hikaye vardır.
İlk rivayete göre;
Fahri ve karısı o gece misafirliğe gitmişlerdir. Misafirliğe gittikleri kişi Fahriye hanımın küçük kız kardeşinin gelinidir. Orada, gelinlerin büyük eltisi şaka yollu, “Fahriye, ben bugün Fahri abiyi sokakta gördüm. durmadan kolundaki saatine bakıyordu. Acaba bir kız ile mi buluşacaktı?” der. Fahri de, “ben İstanbul’dan bir kız getireceğim. Fahriye su döküp onun ayaklarını yıkayacak” der. Konuşmalar bu minval üzere devam eder.
İşin gerçeği ise şudur. Fahri’nin annesi kaçak tütün içmektedir. Oğluna o gün kâğıt ısmarlamıştır. Kâğıdı da yaşlı bir kadın getirecektir. Fahri, gündüz saatine bakarken işte bu yaşlı kadını beklemektedir.
Misafirlikten dönünce, aralarında yine tartışma çıkar. Fahriye Hanım, “sen bugün kim ile buluşacaktın?” diye yineler. Tartışma uzar. Fahriye odasının kapısını kilitler. Fahri’yi odaya almaz. Fahri de, “kapıyı aç! açmazsan seni vururum” der. Amerikan yapısı bir tabancası vardır. İpek mendile sarılı ve bakır tencerede saklıdır. silahı eline alır, bu esnada Fahri’nin anası silahı görmüştür. peşinden koşar. Elini tutmak ister ama nafile… Sadece bir el silah sesi duyulur.
Fahri hemen bacanağına koşar ve “Fahriye kendini vurdu” der. “Benim tabancam Amerikan, seninki yerli, değişelim. Polisler alırsa, yerli tabancayı alsınlar” der.
Olayı altı gün sonra haber veren 5 şubat 1936 tarihli fırat gazetesinin birinci sayfası yaşananları şöyle anlatmaktadır;
“Kaza mı yoksa kocası mı öldürdü?
Kıskançlıktan doğan bir aile faciası
Geçen ayın 30’uncu perşembe akşamı Ferhadiye mahallesinde çok acıklı bir cinayet olmuş, bir koca, karısını vurmuştur. Mahalleden Mustafa oğlu Fahri adlı genç, Fahriye adlı bir bayanla evlidir. İki yaşında bir kız çocukları da vardır. Karı koca birbirine çok bağlıdır. Bilhassa kadın kocasının üzerine titremektedir. Fakat çok kıskançtır da. Perşembe akşamı karı koca tanıdıklarından birinin evine misafirliğe gitmişlerdir. Daha başka hısımlarının da bulunduğu bu toplantıda çalgı çalınmış, eğlenilmiş ve geç vakit herkes evine dönmüştür. Bu dönüşten az sonra Fahri büyük bir heyecan içinde koşarak emniyet direktörlüğüne gelmiş ve karısının vurulduğunu söyleyerek hastaneye kaldırılması için yardım istemiştir.
Hadise yerine koşan zabıta memurları bayan Fahriye’yi ölü bulmuşlar ve hemen tahkikata girişmişlerdir. İşe el koyan cumhuriyet müddei umumiliği kadının cesedini hastaneye kaldırarak muayene ettirmiş, kalbi delerek geçen kurşunun seyri şüpheli görülerek Fahri tevkif edilmiştir. Diğer taraftan bayan Fahriye’nin odasında bulunan bir kâğıtta “beni vuran Fahri’dir” diye bir ibare de vardır. Fahri masumiyetini iddia etmektedir.
Doktorlar kati raporları vermedikleri için vaziyet henüz aydınlanmamıştır. Bakalım tahkikatın sonu ne gösterecektir? Zavallı genç kadını kocası mı öldürdü, yoksa kaza kurbanı mı?”
19 şubat 1936 tarihli Fırat gazetesinde de “kocası öldürmemiş” başlığı altında, Fahri’nin serbest bırakıldığı haber veriliyor.

Diğer rivayet ise şu şekildedir;
Malatyalı Fahri’nin eşi Fahriye Hanım güzelliği ile Malatya’da tanınan birisidir. Kendisi ile evlenmek isteyenler olmuştur. Fahri ile evlenmesi sonucunda kıskananlar bu durumu kabullenemeyenler bir oyun tertip etmişlerdir. Bir akşam Fahri’yi arkadaşları ile birlikte sazlı sözlü bir eğlenceye çağırmışlardır. Fahri fazla miktarda alkol almıştır. (Bazı kaynaklara göre Fahri Kayahan alkol ve sigara kullanmaz) Gecenin ilerleyen saatlerinde Fahri’ye “senin hanım hakkında sağda solda kötü söylentiler var, hatta vücudunun mahrem yerinde bir ben olduğu dahi herkes tarafından söyleniyor” gibi sözler söylenmiştir. Alkolün de verdiği etkiyle Fahri gözleri dönmüş bir vaziyette evine koşar ve Fahriye hanımın canına kıyar. Sabaha kadar Fahriye hanımın başında bekler ve o sırada “Uyan Sunam Uyan” isimli bestesini ilk kez söyler.
Olayın aslı ise şöyledir; Fahri’yi gece eğlenceye çağıranların hanımları bir kaç gün önce Fahriye Hanımı hamama çağırırlar ve vücudundaki ben izlerini görürler. Bunları kocalarına anlattıktan sonra Fahri Kayahan’a böyle bir oyun tertip edilir.
Fahri ertesi gün gerçeği anladığında artık çok geçtir. Fahriye hanımın kardeşlerinin canına kıyacağı korkusuyla bir daha Malatya’ya dönmemek üzere İstanbul’a gider.
Bunlara benzer bir çok rivayet vardır ancak hangisinin gerçek olduğu bilinmemektedir. Fahriye hanım bir kaza kurşununa mı kurban gitti, intihar mı etti yoksa Fahri Kayahan mı vurdu hala anlaşılamamıştır.
Fahriye hanımın hayatını kaybetmesinin acısı Fahri Kayahan’da bir daha silinemeyecek etkiler bırakır. İçine kapanır. Bir nebze de olsa teselliyi müzikte bulur. İstanbul’a gelince ünlü müzisyenlerle tanışır. Bu isimler arasında Selahattin Pınar, Artaki Candan gibi isimler de vardır. O yıllarda İstanbu’un canlı müzik merkezleri konumunda olan Borsa Kıraathanesi’nde Belvü Çay Bahçesi’nde tamburu ve sesiyle başarılı programlar yapar. 1937 yılında Almanya’ya giderek Polydor Plak firmasına 7 adet plak doldurur. Yurda döndüğünde sesinin ve bestelerinin güzelliği kısa süre de duyulmaya başlar. Bir çok önemli bestesini de bu dönemde yapar. 1940’lı 1950’li yıllarda elde edeceği şöhretin temellerini bu dönemde atmıştır.
1937 yılında Atatürk’ün huzuruna çıkıp şarkı söylemiştir. Atatürk’ün daha önce duyduğu ve diline dolandığı Fahri Kayahan şarkısı “Sarı Kurdelem”ı Ata’nın huzurunda söyleyince Atatürk de Fahri Kayahan’a “Ben olsam kaymak ile beslerim” diyerek latife de bulunmuştur.
Fahri Kayahan Devlet erkanı ile kısa sürede tanışmıştır ve sevilmiştir. İsmet İnönü’ye hemşehri olmanında etkisiyle büyük hayranlık ve sevgi beslemiştir. İsmet İnönü ve ailesi de Fahri KAyahan’a çok değer vermişler ve ona her türlü destekte bulunmuşlardır. Fahri Kayahan İsmet İnönü için bir de beste yapmıştır.
1940’lı yıllarda Müzeyyen Senar ile “Kerem ile Aslı” Suzan Yakar ile “Saz ve Caz” isimli filmlerde oynamıştır. Bazı filmlerde ise sadece tamburu ve sesi ile film müzikleri yapmıştır. Bunların yarında 60 film senaryosu yazmıştır. Bunlardan bazıları; Sarı Kordela, Şirvan ile Abuzer, Ezo Gelin, Bülbül, Öldüren Yumruk, Gümüş Kırbaç, Perçemli Aslan, Yıldızlardan Gelen Dilber, Sokak Rakkasesi…
Malatyalı Fahri´nin üst düzeydeki (bilhassa yönetimdeki) kişilerle olan ilişkilerinin yanında, özellikle hemşehrisi ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri özel hayatının en yoğun ve duygulu kısmını oluşturur.
Ahmet Fırat, Mehmet Kığılı, Asım Kurdal, Mahmut Hoşhanlı, Nazım Uzun Hekimoğlu, Şefik Kayahan, Ziya Soylu, Enver Bengü, Mustafa Kılıçaslan, Faruk Diyarbakırlı, Çakır Ahmet ve Beşiktaşlı Arap Zeki en yakın dostlarıdır… Dost meclislerindeki Fahri Kayahan sakin, duygulu, samimi kişiliğiyle tanınmıştır.
Hayatının son döneminde yaşadığı bir talihsiz olay daha vardır ki bu olay Fahri Kayahan’ın dayanma gücünü yitirmesine sebep olmuştur. 1969 yılında, Fahri Kayahan Galatasaray Kalyoncu Kulluk’ta Ömer İnönü’ye ait bir evde oturmaktadır. Bir gece akrabalarından Avni Kurtbilek’in evine misafir olmaya gitmiştir. Gece yarısı evine döndüğünde evinin soyulduğunu görür. Bütün Plakları, elbiseleri, kıymetli özel eşyaları ve en önemlisi bir çok bestesi çalınmıştır. Olay karşısında şok geçiren Kayahan hastaneye kaldırılır. Çilelerle ve sıkıntılarla dolu bir yaşamın ardından yaşanan bu olay karşısında vücudu ve gönlü dirençsiz kalmıştır. Yaklaşık bir ay hastanede yatar. Doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak 22 Nisan 1969 Salı günü yaşama veda eder. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Malatya malesef Fahri Kayahan için hayatı boyunca acnın bir simgesi haline gelmiştir. Yıllar sonra trenle Malatya’dan geçen Fahri Kayahan Malatya’ya bakar ve “gözlerimi bağlayın ne Malatya beni görsün ne ben Malatya’yı” der. Zor bir hayatın ardından Malatyalı Fahri geride birbirinden değerli besteler ve patenti kendisine ait olan bir enstrüman yani “cümbüş”ü bırakmıştır. Klasik Türk Müziği ile halk müziğini birbirine yaklaştıran bir tarzı vardı. Bugün Fahri Kayahan’ın yaşamı, kimliği unutulmaya yüz tutmuştur.Ama besteleri hala sevilmektedir, yaşamaktadır ve yaşamaya devam edecektir.



DİSKOGRAFİ


Malatyali Fahri Kayahan – Ezo Gelin(Harika Kasetcilik)
——————————————–

Malatyalı Fahri Kayahan – Aşkınla Ölsemde

Malatyalı Fahri Kayahan – Bozulmuş Gönlümün Bostan

Malatyalı Fahri Kayahan – Derin Hülyalara Kapıldı

Malatyalı Fahri Kayahan – Ezo Gelin

Malatyalı Fahri Kayahan – Fani Dünyaya Tarif

Malatyalı Fahri Kayahan – Felek Bırak Yakamı

Malatyalı Fahri Kayahan – Gelini Gelini

Malatyalı Fahri Kayahan – Gideceğim Ele Düştü Yolu

Malatyalı Fahri Kayahan – Gönüle Şikayet

Malatyalı Fahri Kayahan – Gurbet Ele Düştü Yolum

Malatyalı Fahri Kayahan – İstersen Halime Gül

Malatyalı Fahri Kayahan – Karadır Kaşların

Malatyalı Fahri Kayahan – Mahpushane Türküsü

Malatyalı Fahri Kayahan – Nazlı Yare Fiske ile Taş

Malatyalı Fahri Kayahan – Sensiz Sönmez Şu Kalbimin Ateşi

Malatyalı Fahri Kayahan – Su Dagları Delmeli

Malatyalı Fahri Kayahan – Tabip Açma İyileşmez Bu




Fahri Kayahan – Karadır Kaşların
——————————————–

Fahri Kayahan – Aşkınla Ölsemde

Fahri Kayahan – Bozulmuş Gönlümün Bostan Bağı

Fahri Kayahan – Dağlara Vardım

Fahri Kayahan – Derin Hülyalara Kapıldı Gönül

Fahri Kayahan – Dert Bende

Fahri Kayahan – Ela Gözlüm

Fahri Kayahan – Ezo Gelin

Fahri Kayahan – Fani Dunyayı Tarif

Fahri Kayahan – Felek Bırak Yakamı

Fahri Kayahan – Gelini Gelini

Fahri Kayahan – Gurbet Ele Düştü Yolum

Fahri Kayahan – Güzel Kahrı Çekilmez

Fahri Kayahan – Karadır Kaşların

Fahri Kayahan – Nazlı Yare Fiske İle Taş Attım

Fahri Kayahan – Osman

Fahri Kayahan – Öyle Bir Gün

Fahri Kayahan – Ölesim Geldi

Fahri Kayahan – Sensiz Sönmez şu Kalbimin Ateşi

Fahri Kayahan – Şu Dağlari Delmeli

Fahri Kayahan – Tabip Açma İyileşmez Bu Yara




Fahri Kayahan – Keklik Dağlarda
——————————————–

Fahri Kayahan – Bakıp Hayaline Karardı Gözüm

Fahri Kayahan – Bir Nağme Göndermiş Yar

Fahri Kayahan – Ezo Gelin

Fahri Kayahan – Felek Bırak Yakamı

Fahri Kayahan – Gel Gör ki Dert Bir Değil

Fahri Kayahan – Gitme Gitme Aman Gitme

Fahri Kayahan – Gül Diye Diye

Fahri Kayahan – İçmişsin Kırklar Tasindan

Fahri Kayahan – Karadır Kaşların

Fahri Kayahan – Keklik Dağlarda

Fahri Kayahan – Kore Gazisi

Fahri Kayahan – Mapushane Havası

Fahri Kayahan – Nazlı Yare Fiske İle Taş Attım

Fahri Kayahan – Sensiz Sönmez

Fahri Kayahan – Tabip Açma İyileşmez Bu Yara

Fahri Kayahan – Tek Gelde Ara Sıra

Fahri Kayahan – Yarin Endamını Sımsıkı Saran

Fahri Kayahan – Yel Eser Kum Savrulur



Fahri Kayahan – Mevlam Bir Çok Dert Vermiş
——————————————–

Fahri Kayahan – Ağlar Ağlar Gezersin

Fahri Kayahan – Ayrılık Bitmiyor

Fahri Kayahan – Bana Zulum Eden

Fahri Kayahan – Delilo

Fahri Kayahan – Derin Hülyalara

Fahri Kayahan – Git İllede

Fahri Kayahan – Hasret Kaldım Babamın Yüzüne

Fahri Kayahan – Hiç Ağlama

Fahri Kayahan – Kanlı Melek

Fahri Kayahan – Mevlam Bir Çok Dert Vermiş

Fahri Kayahan – Ördeğin Surusu

Fahri Kayahan – Ötme Bülbül

Fahri Kayahan – Sabah Oldu Uyan Yar

Fahri Kayahan – Sen Nasıl Tabipsin

Fahri Kayahan – Turnam Nerde Kaldın

Fahri Kayahan – Tutam Yar Elinden Tutam

Fahri Kayahan – Uyan Tabip

Fahri Kayahan – Üç Beyler Halep Yolunda

Fahri Kayahan – Yaramı Tezeleme

Fahri Kayahan – Yeşilaycıyım

Fahri Kayahan – Yolum Düştü Suriye’ye



Fahri Kayahan – Sarı Kurdalam Sarı
——————————————–

Fahri Kayahan – Ay Doğdu

Fahri Kayahan – Ayrılık Ateşten Bir Ok

Fahri Kayahan – Bir Taş Attım

Fahri Kayahan – Bülbül

Fahri Kayahan – Dağlara Vardım

Fahri Kayahan – Elimde Altın Şamdan

Fahri Kayahan – Ezo Gelin

Fahri Kayahan – Gurbet Ele Düştü Yolum

Fahri Kayahan – İsmet Paşa

Fahri Kayahan – :İstersen Halime Gül

Fahri Kayahan – Kara Gözlüm Senden Murat Alınmaz

Fahri Kayahan – Ne Zalimdir Mapushane

Fahri Kayahan – Rüyamda Gördüm Mahimi

Fahri Kayahan – Sarı Gelin

Fahri Kayahan – Sarı Kurdelam Sarı

Fahri Kayahan – Su Dağları Delmeli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.