DAĞ VE SU KÜLTÜ...

Dağ kültü, eski çağlardan buyana çeşitli kavimler ve halklar olan bir inançtır.
Eski Türkler’de Tanrı Dağı ve Ötüken Dağı,
Yahudiler’de Sina Dağı’nı,
Yunanlılar’da Olympos dağı,
Hintliler Himalaya Dağları,
Kürtler ve Ermeniler’de Ararat Dağı,
Araplar’da Arafat dağı,
Moğollar’da Burhan Kaldun dağları kutsal kabul edilmiştir.
Türklerde her boyun ve her oymağın kendine özgü kutsal kabul ettiği bir dağı olduğu gibi, boylar konfederasyonunda kutsal kabul ettikleri ortak dağları vardı. İşte aynı kült geleneğini Anadolu’da da görmekteyiz.
Beğdili Sıraç toplulukları da Tekeli Dağı’nı;
Tahtacılar Kaz dağlarını,
Dersim Alevileri Munzur Dağlarını kutsal kabul ederler.
Yer-Su kültünün en önemli kaynağı dağlar olarak kabul edilmektedir.
Çünkü suyun ana kaynağı dağlar olarak görülür. İslam öncesi Türklerde dağ kültü Gök Tanrı kültüyle özdeşleşerek bir inanç halini almıştır. Eski Türkler, ulu dağların tepelerini Gök-Tanrı makamı olduğuna inanmakta idiler. Türkler dağlara kutsiyet ifade eden; mübarek, mukaddes, ata, hakan anlamlarına gelen isimler verirlerdi.
Sıraç topluluklarının yoğun olduğu bölgenin en yüksek dağı “2643 m.”lik Tekeli dağıdır. Tekeli Dağı, Hubyarlılar tarafından “Dokuzlar” diye de isimlendirilmektedir. Bunun sebebi ise kimine göre başında dokuz adet evliya olduğu, kimine göre de dokuz ayrı ocağın yeri olmasındandır. Ay Ali, Gün Muhammet diye inanmış olan sıraç toplulukları, inanışlarına göre onun binbir güçlükle doğuşunu izlemek için Dokuzlar dağına geceden çıkmaya başlarlar. Uzunca süren yolculuktan (yaklaşık 4-5 saat) sonra dokuzlar dağının zirvesine varılır ve güneşin doğuşu beklenir. Dokuzlar Dağının zirvesinde sesli bir şekilde edilen dualarla ziyaretler yapılır ve güneşin doğuşu beklenir. Güneşin doğuşundan beklenen, Ahir zamanın adalet kurucusu Mehdiyi Zamanın Zuhuruyla ilgi kurmaktır. Ve bu doğuşun kolay olması için dualar edilir. Güneşin doğuşu gerçekleşip belirli bir süre geçtikten sonra ateşler yakılıp kazanlar kurulur. Yanlarında getirdikleri kurbanlar kesilir, sazlar – kemaniler çalınır, semahlar dönülür, türküler söylenir kutsal dokuzlar dağının doruğunda yani 2643 m yükseklikte. Adeta şenlik ortamında pişirilen lokmalar yenilip dualar edilir. Bu ziyaretler eskilerden yayladan köye göç esnasında tüm köylülerin topluca katılımı ile yapılmakta imiş. Dokuzlar dağının hemen altında bulunan yaylalarında yazlarını geçiren Hubyarlılar. Dokuzlar dağının binbir çeşit çiçekleri ve otlarıyla besledikleri hayvanlarından aldıkları bereketli ürünlerinin karşılığı olarak ve bir dahaki yıla tekrar bereketli ürünler alabilmek için Dokuzlar dağına şükranlarını sunar kurbanlarını keserlermiş. Şimdilerde ise yazın hemen hemen iki üç günde bir kalabalık guruplar halinde hiç değişmeyen aynı inançla ve aynı heyecanla dokuzlar dağı ziyaret edilmekte, kurbanlar kesilmekte güneşin doğuşu izlenip, zuhur için dualar edilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.