Mehmetçik adının "isim babası" Bigalı Mehmet Çavuş, 1878 yılında Bulgaristan’ın Filibe Kasabasında dünyaya gelmiştir. 1877 - 1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında ailesi Anadolu’ya göç ederek Biga'nın Bahçeli Köyüne yerleşir.
Türk Milleti için ölüm-kalım savaşı olan Çanakkale Savaşı'nda Bigalı Mehmet Çavuş da cephededir.
İtilaf Devletleri deniz savaşları sırasında 4 Mart 1915'de ilk olarak karaya asker çıkarmayı dener.
İtilaf donanması, 4 Mart 1915'de, 5 zırhlı ve 7 torpido desteğinde önce Seddülbahir tabyasını, kaleyi ve köyü 45 dakika ateş altına aldıktan sonra, 3 büyük sandalla Seddülbahir İskelesi'ne gelerek saat 15:30'da karaya tam teçhizatlı 75 civarında asker çıkartır.
İngilizler bu çıkarmayı Seddülbahir Tabyası Türkler tarafından boşaltılmış olduğunu zannederek yapmışlardı.
Aslında tahminlerinde haklılardı... Seddülbahir Tabyası Türkler tarafından boşaltılmıştı fakat bu bölgeyi kara saldırılarına karşı savunmaktan sorumlu olan 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, 27. Alay 3. Tabur 10. Bölük eratından Mustafa oğlu Bigalı Mehmet Çavuş komutasındaki yarım takım askeri (20 asker) Seddülbahir Kalesi'ne yerleştirmiştir.
Deniz tarafına, karşıyı geniş bir açıdan görebilecek şekilde yerleşmiş olan Bigalı Mehmet Çavuş komutasındaki 20 Türk askerinin elinde sadece el bombası ve tüfekleri vardı...
Çıkarma olmadan önce Bigalı Mehmet Çavuş askerlerini toplamış ve şöyle bir konuşma yapmıştı...
"Bana bakın, üzerinde durduğumuz, ayağımızı bastığımız yer ata yâdigarıdır, vatanımızdır. Ha anamızın ırzı ha vatanın ırzı!
Bu gelenler de unutmayın ırz düşmanları...
Bu ırz düşmanları buraya geldiklerine pişman olmalı!..."
İngiliz askerleri çıkarmaya başlayınca, Bigalı Mehmet Çavuş beklenen emri verir;
"Ateş!.."
Karaya çıkan İngiliz askerleriyle Mehmet Çavuş'un takımı arasında, 3 saat devam eden şiddetli bir çatışma yaşanır.
Seddülbahir Kalesi içerisinde bulunan Mehmet Çavuş'un askerleri sürekli yer değiştirip, ateş ederek sayılarını çok gösterdiler. Bu nedenle teknelerde bekleyen İngiliz askerlerinin tamamı karaya çıkamadı.
Bir ara Mehmet Çavuş’un tüfeğinin mekanizması işlemez olur. Tüfeğini yere atarak istihkam küreğini eline alır, düşman üzerine kürekle saldırır... (bazı kaynaklarda taşla saldırır demektedir fakat genel görüş kürekle saldırdığı yönündedir)
Üç saat sonunda İngilizler 23 ölü, 35 yaralı ve 4 kayıpla gemilerine geri dönerler.
Deniz Savaşları sırasında yaptıkları bu en büyük çıkarma hüsranla sonuçlanır.
25 Nisan’a kadar başka çıkarma yapamazlar.
Bu çarpışmada Türk askerlerinden 6 şehit, 13 yaralı vardır.
Bigalı Mehmet Çavuş’ta başından ve göğsünden yaralanır. Avuçlarının içi de paramparçadır. Maydos Hastanesi’nde tedavi olur, hava değişimi için izin verilerek köyüne gönderilir. Fakat izin süresini tamamlamadan "Arkadaşlarım cephede savaşırken ben burada yatamam” diyerek tekrar cepheye döner.
4 Mart günü Seddülbahir’deki çatışmayı Harapkale’den izleyen 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale Müstahkem Komutanlığına gönderdiği raporunda Mehmet Çavuş’un madalyayla veya başka biçimde ödüllendirilmesini ister.
Mehmet Çavuş Gümüş Harp madalyası ile ödüllendirilir. Ayrıca kendisine Atatürk tarafından köstekli gümüş saat ve gümüş tabaka (tütün koyma yeri ve kahramanlık beratını koymak için ayrı bir bölümü olan) hediye edilir.
Mehmet Çavuş’un kahramanlığı, kürekle düşmana saldırması ve askerleriyle beraber başarılı olması, her yerde büyük bir gurur ve kıvanç kaynağı olur. İstanbul gazeteleri ondan bahsederler.
Bigalı Mehmet Çavuş, Çanakkale Savaşı'nın kamuoyuna adı açıklanan ilk kahramanıdır.
Türk askeri, Bigalı Mehmet Çavuş ve kahramanlığından ilhâm alınarak, o günden sonra Türk Milleti tarafından "Mehmetçik" diye anılacaktır.
Mehmetçik adının isim babası, Bigalı Mehmet Çavuş Çanakkale Savaşı bittikten sonra Bahçeli Köyü’ne döner. Toplam 16 yıl askerlik yapmıştır. Ara ara kısa süreli izne gelmiş yine cepheye dönmüştür.
16 yıl askerlikten sonra hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışır. Geçimini sağlayabilmek için çiftçilik yapmaya başlar. Anne ve babasının Bulgaristan’dan getirdikleri geçim kaynağı olan İpek böcekçiliğini de yapar. Bu şekilde kendisinin ve ailesinin geçimini sağlar.
Kendisine bizzat Atatürk tarafından teklif edilen maddi yardımları; "Ben vatanım için savaştım, para için savaşmadım” diyerek reddeder.
Her yıl 18 Mart Deniz Zaferi törenlerine davet edilir sağlığı elverdikçe de katılır.
Hayatı boyunca devletten maddi hiçbir yardım görmez gücü yettiğince kendi geçimini sağlamaya çalışır. Ta ki seksen yaşlarında artık gücü yetmemeye başlayana kadar.
İyice güçten kuvvetten düştükten, ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldikten sonra bir avukat aracılığıyla devletten yardım talep eder. Fakat avukatın çıkacak toplu paranın yarısını alırım demesi üzerine "Vay anasını benimle beraber mi savaştın? Bende almıyorum devletin parasını sana mı yedireceğim” diyerek talebinden vazgeçer.
1960'lı yıllarda damadı Hüseyin Eren köy muhtarı olunca maaş bağlanması için girişimde bulunur. Ankara’dan maaş bağlanması için sıraya alındığını bildiren yazı gelmesine rağmen sonuç alınamaz.
Son yılları ekonomik sıkıntı içinde geçer ve ömrünü bu şekilde tamamlar.
Ömrünün son ayları yatalak hasta olan eşine bakmakla geçer. Eşine bakarken kendisi aniden hastalanır ve bir hafta içinde 3 Şubat 1964 tarihinde 86 yaşında Hakk'ın rahmetine kavuşur. Kendinden 13 gün sonrada eşi vefat eder.
Günümüzde ikisi de Bahçeli Köyü mezarlığında yatmaktadır.
Türk Askeri'nin "Mehmetçik" diye anılmasının sebebi olan kahraman Bigalı Mehmet Çavuş'u rahmet ve minnetle anıyorum...
Yararlanılan Kaynaklar;
1- C. Erikan, Komutan Atatürk,
2- Türk Tarihi'ndeki Kahramanlık Öyküleri, Menkîbeler, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları
3- Kazım Karabekir, Cihan Harbine Neden Girdik?
4- Turgut Özakman, Diriliş Çanakkale 1915
Fotoğraflar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.