1. Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz
Annelerimizin bizlere altını çizerek söylediği bir cümledir. Ne yazık ki yanlış.
"Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" olması gerekmekte.
Ane: Bağdat yolu üzerinde bir uçurumun ismidir.
Yar: Uçurum
2. Su küçüğün, söz büyüğün
Görüntü gönderen tarafından kaldırıldı. Su küçüğün, söz büyüğün
Küçük yaşlarda bizlere büyüklerimiz tarafından söylenen bir atasözüdür ama onlar da doğru bilmiyormuş.
Atasözünün ilk hali Oğuz Türkçesinde "Söz ulunuñ su kiçiniñ" olarak kullanılırdı.
Büyüklere olan saygıyı vurgulamakta olan cümlenin aslı; "Sus küçüğün, söz büyüğün" olmalıdır
3. Görmemezlikten gelmek
Küçük yaşlarda bizlere büyüklerimiz tarafından söylenen bir atasözüdür ama onlar da doğru bilmiyormuş.
Atasözünün ilk hali Oğuz Türkçesinde "Söz ulunuñ su kiçiniñ" olarak kullanılırdı.
Büyüklere olan saygıyı vurgulamakta olan cümlenin aslı; "Sus küçüğün, söz büyüğün" olmalıdır
3. Görmemezlikten gelmek
Kimse görmemezlikten gelmemiştir. Bizler insanları sadece görmezden gelebiliriz. Bu da doğru bir şey değildir.
Doğrusu "görmezden gelmek" olmalıdır.
Görmezden gelmek: farkında değilmişcesine davranmak.
4. Eninde sonunda
Bizler bu cümlede "er ya da geç" olarak anlıyoruz. Halbuki bu cümle "İyiden iyiye, iyice, oldukça" manasındadır.
Doğrusu "önünde sonunda" olmalıdır
5. İnce eleyip sık dokumak
Bu cümle genellikle bizlere nasihat edildiğinde kullanılır. Yine yanlış kullanılmaktadır.
Doğrusu "İnce eğirip sık dokumak" olmalıdır
Eğirmek: Yün, pamuk gibi şeyleri iğ ile büküp iplik durumuna getirmek.
6. Göz var nizam var
Doğrusu "göz var izan var" olmalıdır.
7. Kısa kes Aydın havası olsun
Kısa kes de Aydın havası olsun Koçummmm!
Yanlış kullanılmakta olan bir cümle.
Aba: Kumaştan yapılma üstlük giysi.
Bu cümle ile ilgili bir hikayede şöyle anlatılmaktadır:
Balıkesir, eskiden en güzel aba kumaşlarının dokunduğu bir yermiş. Günlerden bir gün Balıkesir'e yolu düşen bir adam, buranın meşhur aba kumaşından bir elbiselik almış, memleketine götürmüş. Elbise diktirmek için doğru terzisine gitmiş. Terzi, adamın ölçüsünü aldıktan sonra:
- Bu aba hem üstlük hem de şalvar dikmeye yetmez, deyince tepesi atan müşteri kızgınlıkla terziye bağırmış:
- Yahu nasıl yetmez? Etekleri kısa olsun, kısa kes Aydın abası olsun,demiş.
Bu söz, dükkanda bulunan diğer müşterilerin de çok hoşuna gitmiş ve dilden dile dolaşır olmuş.
8. Hatasıyla sevabıyla
Bu cümle yanlışlarıyla doğrularıyla anlamına gelmektedir. Sevap kelimesini kullanınca farklı anlama gelmektedir.
Doğrusu "Hatasıyla savabıyla" olmalıdır.
Savab: Doğruluk, dürüstlük
9. Saatler olsun
Bizlerin yıkanan veya yeni tıraş olanlara söylediğimiz nezaket sözüdür. Ne hikmetse onu yanlış kullanmaktayız.
Doğrusu "Sıhhatler olsun" olmalıdır.
Sıhhat: Sağlık, esenlik anlamını taşır.
10. Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü
Büyüklerimizden duyduğumuz bir sözdür ama hatalı bir şekilde kullanılmaktadır.
Doğrusu "Zürefanın düşkünü, beyaz giye kış günü" olmalıdır.
Zürefa: Güzel, şık, çekici.
Zarif kelimesinin çoğul halidir. Daha önce iyi bir durumda olan bir kişi, bu konumunu kaybettiğinde uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur.
11. Aptala malum olurmuş
Abdala malum olurmuş cümlesi bir şeyin olacağını önceden sezen kimseler için söylenen bir sözdür.
12. Şok olmak
Birdenbire şaşırmak, hoşa gitmeyecek bir şeyle karşılaşmak anlamına gelmektedir. Nesil bu şekilde kullanmıyor tabii ki.
AYY BEN ŞOK!! ya da AYY BEN İPTAL!! olarak kullanmaktayız.
Doğrusu "Şoke olmak" olmalıdır.
13. Ateş olsa cürmü kadar yer yakar.
Genelde kısa boylu kişilere söylenen bir cümledir. Kişinin en fazla kendi boyutu kadar zarar vereceğinden bahsedilir.
Doğrusu "Ateş olsa cirmi kadar yer yakar" olmalıdır.
Cirmi: Hacim, beden, ebat.
14. Sıfırı tüketmek
Zafiri, nefes, soluk anlamına gelmektedir. Nefesinin tükenmesi dolayısıyla ömrün bitmesi. Ölmek anlamında da kullanılır.
Doğrusu "Zafiri tüketmek" olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.