Yaklaşık olarak 2400 sene önce Yemen’ den buraya doğru göç etmiş bir Arap topluluğu. Ama, en önemli yanı ticaret erbabı olmaları. Arabistan’ı kendilerine merkez yapan, en stratejik göç yollarını ele geçiren kervancılıkla uğraşan bir halk topluluğu Nebatiler. Ticaret rotalarını, pazarlanacak emtiayı çok iyi biliyorlar ve kervancılık, kervan koruyuculuğu, mihmandarlık, sevkiyat, lojistik, depolama, pazarlama, açık pazar konularındaki başarıları güney Ürdün’de Nebatileri söz sahibi bir duruma getiriyor. En önemli ihraç malları mür dedikleri yağ, Hint baharatları, Çin ipeği, Afrika fildişleri, hayvan derileridir. Haritaya baktığımızda Petra’nın; Çin ve Hindistan’ı Akdeniz’e bağlayan en stratejik yer olduğunu kolaylıkla görebiliyoruz. Sina Yarımadası, Şam, Negev Çölü ve Arap Yarımadasının büyük bölümünü kontrol ediyorlar Tabi ki bu zenginlik Roma İmparatorluğunun da iştahını kabartıyor ve MS 2. Yüzyılda burayı ele geçiriyorlar.4. yy’da Roma’nın zayıflaması ile birlikte buralar terk ediliyor. 14.yy dan itibaren; 1812’de İsveçli gezgin Burckhardt burayı yeniden keşfedene kadar tamamen unutuluyor... Daha sonra dünyaca tanınıyor, modern zamanların birçok filmi de burada çekiliyor. Son derece etkileyici ve mistik bir yer Petra. Giriş ücreti 90 USD. Biraz pahalı ancak karşılığını hakediyor.
Ürdün’ün bizim tarihimizde çok önemli yeri var. 1516 Mercidabık savaşı ile Osmanlı’ya bağlanan bu topraklar 1918’de tamamen elimizden çıkıyor. Bunun da öncüsü Arabistan’lı Lawrence denilen İngiliz ajanıdır. Ajan demek yetmiyor, hem arkeolog, hem asker, hem stratejist hem de yazar. Önce casus olarak geldiği bu topraklarda Bedevi ve Arap halkını Türklere karşı kışkırtıp bağımsızlık hareketinin öncüsü durumuna geçiyor. İyi Arapça biliyor ve Arap kültürünü çok iyi tanıyor Lawrence Hicaz Demiryolu’na sabotajlar düzenliyor, gerilla savaşının mucidi olarak kabul ediliyor. Mekke şerifi Hüseyin bin Ali’nin oğlu Faysal ile de arkadaşlık derecesinde ilişkisi olması sebebiyle giyimini bile Araplaştırıyor. Koyu bir Türk düşmanı olan Lawrence emelini gerçekleştiriyor ve bu toprakların Osmanlı’dan kopmasını sağlıyor. 46 yaşındayken geçirdiği bir motorsiklet kazasında ölüyor ve İngiltere’deki St. Paul kilisesine defnediliyor.
Vadi Rum dediğimiz bölgede çöl safarisini yapmak üzere gittiğimiz bölgede bir Osmanlı tren istasyonunda Arabistanlı Lawrence filminin çekiminde kullanılmış treni görüyoruz. Ecdadımızın yaptırmış olduğu tren yolunda bir tren vagonunda halen al bayrağımız dalgalanıyor.
Ürdün’ün bizim tarihimizde çok önemli yeri var. 1516 Mercidabık savaşı ile Osmanlı’ya bağlanan bu topraklar 1918’de tamamen elimizden çıkıyor. Bunun da öncüsü Arabistan’lı Lawrence denilen İngiliz ajanıdır. Ajan demek yetmiyor, hem arkeolog, hem asker, hem stratejist hem de yazar. Önce casus olarak geldiği bu topraklarda Bedevi ve Arap halkını Türklere karşı kışkırtıp bağımsızlık hareketinin öncüsü durumuna geçiyor. İyi Arapça biliyor ve Arap kültürünü çok iyi tanıyor Lawrence Hicaz Demiryolu’na sabotajlar düzenliyor, gerilla savaşının mucidi olarak kabul ediliyor. Mekke şerifi Hüseyin bin Ali’nin oğlu Faysal ile de arkadaşlık derecesinde ilişkisi olması sebebiyle giyimini bile Araplaştırıyor. Koyu bir Türk düşmanı olan Lawrence emelini gerçekleştiriyor ve bu toprakların Osmanlı’dan kopmasını sağlıyor. 46 yaşındayken geçirdiği bir motorsiklet kazasında ölüyor ve İngiltere’deki St. Paul kilisesine defnediliyor.
Vadi Rum dediğimiz bölgede çöl safarisini yapmak üzere gittiğimiz bölgede bir Osmanlı tren istasyonunda Arabistanlı Lawrence filminin çekiminde kullanılmış treni görüyoruz. Ecdadımızın yaptırmış olduğu tren yolunda bir tren vagonunda halen al bayrağımız dalgalanıyor.
Nezih Yılmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.