4000 yıllık Sümer destanı “Gılgamış”ın bilinmeyen dizelerini içeren bir tabletin bulunduğu açıklandı.

Bilinmeyen ‘Gılgamış’
4000 yıllık Sümer destanı “Gılgamış”ın bilinmeyen dizelerini içeren bir tabletin bulunduğu açıklandı.
Ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı Kuzey Irak’taki Süleymaniye kentinde bulunan Süleymaniye Müzesi, 2011 yılında bir kaçakçıdan bir dizi tablet ele geçirdi.Araştırmacılar, uzun incelemelerden sonra, üç parçaya ayrılmış olan bir tabletteki çivi yazılarının, kimilerince dünyanın en eski öyküsü olarak nitelenen “Gılgamış” destanının bugüne kadar bilinmeyen dizeleri olduğunu saptadılar.

Metin Soas’ta çevrildi

Tabletteki çivi yazılarının çeviri çalışması, Londra’daki Doğu ve Afrika İncelemeleri Okulu’nun (SOAS) Yakın ve Ortadoğu Dilleri ve Kültürleri Bölümü profesörlerinden Faruk al-Ravi ve aynı okulun dekan yardımcısı Andrew George tarafından yapıldı.
Yeni bulunan tabletteki yazılarda, kral Gılgamış ve yoldaşı Enkidu, sedir ormanında “maymunlar”a rastlıyorlar. Ayrıca, yine aynı tabletteki metinde, sedir ormanına tanrıların buyruğuyla bekçilik eden Humbaba ya da Huvava’nın dev bir canavar değil, Babil kralları gibi sarayında egzotik müzikler dinleyerek eğlenen yabancı bir hükümdar olduğu anlaşılıyor.

Doğa âşığı Enkidu!

Metnin çevirmenlerinden Andrew George, tabletteki bir dizenin çok şaşırtıcı olduğunu ve günümüzdeki doğayı koruma çabalarını çağrıştırdığını açıkladı. George’a göre, bu dizede, Enkidu, sedir ormanındaki ağaçları Babil’e taşımak için keserek burayı çorak bir ülkeye çevirmenin kötü bir şey olduğunu ve tanrıları kızdıracağını söylüyor.
Uzmanlar, bu kadar önemli bir tabletin ortaya çıkarılmasının, özellikle son yıllarda savaşlar ve IŞİD’in barbarlıkları yüzünden eski eserlerin yağmalandığı ve yok edildiği bir dönemde son derece sevindirici bir olay olduğu görüşünde birleşiyorlar.

Asurbanipal’in kütüphanesinde

“Gılgamış” destanının günümüze ulaşmış en kapsamlı metni Akad dilinde yazılmış 12 eksik tabletten oluşuyordu ve Asur kralı Asurbanipal’in Ninive’deki kütüphanesinde bulunmuştu. Tabletlerdeki boşluklar Mezopotamya’nın başka yerleri ile Anadolu’da ortaya çıkarılan çeşitli parçalarla bir ölçüde doldurulmuştu.
İÖ 2. binyılın ilk yarısında Sumer dilinde yazılmış bir dizi tablette de “Gılgamış” destanına ait beş kısa şiir bulunmuştu.
Şiirlerde ve destanda adı geçen Gılgamış büyük olasılıkla İÖ 3. binyılın ilk yarısında Mezopotamya’nın güneyinoe Uruk’ta hüküm sürmüş bir kraldır. Destanın Ninive metni, “karalar ve denizlerdeki her şeyi bilen, büyük yapı ustası ve savaşçı, yarı tanrı yarı insan” Gılgamış için bir övgüyle başlar.

Türkiye’de ‘Gılgamış’

Pek çok sanat yapıtına esin kaynağı olan “Gılgamış” destanı, Türkiye’de de Orhan Asena’nın “Tanrılar ve İnsanlar” adlı oyununun konusunu oluşturdu. Nevit Kodallı, Asena’nın oyunu için hazırladığı sahne müziği üzerine “Gılgameş” operasını besteledi. Melih Cevdet Anday da “Ölümsüzlük Ardında Gılgamış” adlı şiirinde bu destandan esinlendi

Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.