KASTAMONU
Şaban-ı Veli Efsanesi
Şaban -ı Veli küçük yaşta ana babasını yitirmiş iyi yürekli bir kadın onu yanına almıştır.Mahalle Mektebi’ni bitiren Şaban İstanbul’a gidip bilgisini geliştirmek için kadıncağızdan izin alır.Yollara düşer.İstanbul’da bir medreseye girer.Tüm zamanını okumakla geçirir.Kendini ilme verir.Sürekli bir arayış içindedir.Ona yol gösterecek düşüncelerini aydınlatacak birine gereksinme duyacaktır.sıkıntılı gecelerin birinde bir ses duyar.”Sılaya dön,kurtuluş oradadır.”
Ertesi gün birkaç mollayla yola çıkar.Önce Bolu’ya uğrayıp övgüsünü işittiği Hayreddin Tokadi’yi ziyarete gidecek oradan Kastamonu’ya dönecektir.Bolu’da Tokadi’nin Dergahı yanında konakladıklarında zikir sesleri mollaları çeker.Gitmek isterler.:Şaban Veli:
“Onların yanına gideriz ama etkileri çekicidir.İlahi aşkı büyük olanlar,çevresindekileride çeker.bizi buraya bağlayabilirler” diyerek onları uyarır ama mollalar ısrar edince giderler.Zikir bittiğinde Şaban-ı Veli oradan ayrılamaz.Mollaları gönderir.Kendisi yıllarca Hayreddin Tokadi’ye hizmet eder.
Olgunluğa erişince Kastamonu’ya dönmek ister.günlerden sonra Kastamonu yakınında yaşlı bir çınarın oyuk gövdesine yerleşir.Kastamonu’da Şeyhlik postunda oturan İsa Dede Efendi,bir türlü kente gelmesini sağlayamaz.yıllarca bu kovukta yaşar.Sonunda ısrarlara dayanamaz,kovuktan çıkar,kente yönelir.Çınarda arkasından gelmektedir.Şaban Veli: ” Oldumu ya,oldumu ya? ben ki bunca zaman sürdüğüm manevi sefaya senide ortak ettim.Yaşadığı güzellikleri seninle paylaştım.sen de şimdi benim gizlerimi seninle paylaştım.Sen de şimdi benim gizlerimi ele veriyorsun ” ,diye ağaca çıkışır.Ağaç olduğu yerde kalır.Şaban Veli’de Seyit Sünnet Mescidi’ne yerleşitirilir.Kısa zamanda kente çok sevilir,sayılır,mescit onu dinlemeye gelenler le dolar,taşar.caminin adı da Seyit Şaban olarak kalır.
*
*
Kastamonu Adının Efsanesi
Bir gün Bizans hükümdarı, yorucu bir mücadeleden sonra birkaç Türk askerini esir almış ve onları Kastamonu Kale’sindeki zindana attırmış. Bizans hükümdarının “Moni” adında güzeller güzeli bir de kızı varmış. Güzeller güzeli Moni zindana atılan Türk askerlerinden birine gönlünü kaptırıvermiş. Güzeller güzeli Moni, ne yapıp etmiş, onun aşkıyla yanıp tutuşur bir vaziyette gecenin bir yarısı kalenin anahtarını aşık olduğu Türk askerine vererek, askerlerin kaçmalarına sebep olmuş. Durumun farkına varan Bizans hükümdarı, güzeller güzeli kızı Moni’yi saçından kavramış ve Kalenin arkasındaki uçurumun eşiğine getirmiş. Kızına kötü kötü bakmış ve uçurumdan aşağı hopbadanak atıvermiş. Son olarak kızının arkasından seslenmiş: “Kastın ne idi Moni”.
Hikayedeki “Kastın ne idi Moni” sözü, halk arasında, zaman içinde bir takım değişikliklere uğramış ve bugün il adı görevini üstlenerek “kastamonu” halini almış.
*
*
Bayraklı Sultan Efsanesi
Bayraklı Sultan ,Kastamonu Kalesi’nin batı burçlarında bir yatır türbesidir.Kastamonulular buraya mum yerine bayrak dikerler.Buna ilişkin anlatılanlar şöyledir:
Kastamonu Kalesi Selçuklular’ca kuşatılmıştır.Kuşatma uzamış yiğitlerin sabrı tükenmiştir.Günün birinde toplanır karar alırlar:Ertesi gün güneş doğmadan kaleye saldırı düzenlenecek ,ne olursa olsun kale alınacak,bayrağı kaleye ilk diken yiğide armağan edilecektir.
Ertesi sabah zorlu bir saldırıya girişilir.Öğleye doğru savaş iyice kızışmıştır.Bu sırada ünlü yiğit Yunus Mürebbi Haykırır:”Ardımdan gelin,Beni kollayın.bu kaleye sancağı ilk ben dikeceğim.” ok gibi fırlayıp elindeki ipi burcun sivri dişlerine takar,kaşla göz arasında burca tırmanır.Koynundan kılıcını çıkarıp yiğitçe dövüşür.Ardındakiler de burca çıkar.Vuruşmaya başlar.Yunus Mürebbi sancağı kaleye dikmiştir.savaş bitmiş sancak kalede dalgalanmaktadır.Ama Yunus Mürebbi görünmez.Adamları onu bulduklarında ,kanlar içinde yatmaktadır.Bedenine sakladığı sancağı hala sımsıkı tutmaktadır.Bu yüzden adı Bayraklı Sultan olur.Halk dileği gerçekleşsin diye ona bayrak adar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.