ŞEHİR EFSANELERİ...

il şehir efsaneleri

Kentin adına ilişkin söylencesi
        Çankırının eski adı Kankırı yada Kankara'dır.Bu adın kentin taşının ve toprağının kan gibi kızıl olmasından kaynaklandığı söylenir.
        Selçuklular Anadolu'yu fethedince yörede Türkmenler'in Kara Tekin oymağı egemenlik kurmuş ve kente Kengürü adını vermiştir.Bu adın zamanla değişime uğrayarak Çankırı'ya dönüştüğü söylenir.Söylenceye göre Türkler bu yöreye gelince bölgede pek çok kilise vardır.Çan sesleri tüm yaylaya yayılır ve uzaklardan duyulurdu.Bu nedenle yöreye Çan-Kırı denir.
        Başka bir söylenceye göre ise Karatekin oymağı halkı,develerle  mal taşır.Kervan dizerler,Tüm yöre , çan sesleriyle inler.Bu nedenle kente Çankırı adı verilir.

*
ÇANKIRI,ATKARACALAR; KIZILİBRİK KÖYÜ:Köyün adı köyün yeni kurulduğu zamanlarda ziyarete gelen devlet büyüğüne abdest alması için bakır bir ibrik verilir.verilen ibriğin yeni ve temiz olmasına dikkat edilir,tabi ki yeni olan bir bakır ibriğin rengi do ğal olarak kızıldır ve bu ibrik ziyarete gelen devlet büyüğünün dikkatini çeker ve abdest aldıktan sonra köyün ismi kızılibrik olsun diye söyler ve o günden sonra köyün adı kızılibrik kalır


Van Kalesine ilişkin söylence
                Urartuların eline geçen Van kalesi öyle muazzam yapılmıştır ki görenler kalenin insan eliyle yapıldığına inanılmaz.
                Kale dev yapılı insanlar tarafından 80 metre yüksekliğe her biri en az 30 ton gelen düzgün taşlarla sıva ve harç kullanılmadan yapılmış inanışa göre duvar yapımında çalışanlar öyle güçlülerdi ki elleriyle bastırarak taşları hamur haline getirip birbirine yapıştırmışlardır.
               Meher de bu dev yapılı insanlardan biridir.Atıyla birlikte Meher Kapı denilen yerde Urartu kaya yazıtının ardında günümüzde de yaşadığına  ve kıyamet günü gelince yeniden ortaya çıkılacağına dair efsaneler vardır.
                Meher Kapı değişik inançlara göre kutsal sayılır.Hristiyanlar bu kapının Paskalya'nın yedinci günü  ya da St. Jean Bayramı'nda açıldığına inanılır.İslam inançlarına göre ise burası bir hazine kapısıdır ve her cuma gecesi açılır,fakat giren mutlaka  bir kötülükle karşılaşır.
                Bir başka inanışa göre Hz.Ali bu kapı görünümlü yerin ardında yaşamaktadır.Kapı önündeki su birikintisi atının sidiğidir.
Malatya Beydağı söylencesi
            Torosların bir kolu Beydağı Malatya ovasının güneyinde kentin yanındadır.Burada uyuyan taşa dönmüş bir ermiş'e ilişkin söylence:
             Ermiş ,yılda bir kez uyanmakta ve şu soruyu sormaktadır.:
            -Malatya ovası altın sabanla sürülüyor mu?
            Olumsuz cevap alınca yeniden uykuya dalmaktadır.Maltya ovası ,çok verimlidir.İyi sürülüp işlenirse bereket bolluk artacak ve sabanlar bile altından yapılacaktır.O gün ermişin yeniden canlanacağına inanılmaktadır.Ermiş bunu beklemektedir.
            Eski Malatya Söylencesi
            Eski Malatya XlX .yy başlarında terkedilmiştir.Aspuzu bağları o kentin yazlığıdır.Halk yazları  buraya göç etmektedir.
            Eski Malatyalılar her yıl Aspuzu'ya göç ederken ateşlerini bir kuyuya  doldurup üstünü kapatmakta,dönünce de aynı kuyudan ateşini almaktadır.O yıl Aspuzu'dan dönen eski Malatyalılar,kuyudaki ateşin söndüğünü görürler.Bunu uğursuzluk sayarak kenti boşaltır, Aspuzuya dönerler. 
Tekirdağ da Kral yolu Söylencesi
            Bizans dönemi'nde Tekirdağ'ı yöneten Tekfurun güzel bir kızı Barbaros tekfurununun da  da yiğit bir oğlu vardır.Günün birinde kızı gören oğlan yemeden içmeden kesilir.Gece gündüz kızın hayali gözlerinin önündedir.Sonunda dayanamayıp derdini babasına açar,bu kızı kendisine alması için yakarır.Tekfur Tekirdağ'a gidip kızı babasından ister.Tekirdağ tekfuru:"Denize kıyı boyunca ;suyun bir karış altında bir yol yaptıracaksınız.Kızım buradan arabasıyla geçerken tekerlekler şıpır şıpır edecek.Bu şartı kabul ederseniz kızım sizin olacak" der.
            Barbaros Tekfuru çaresiz kabul eder.İki gencin sözü kesilir.Düğün hazırlıklarına başlanır.Bir yandan da yolu yapımı sürdürülmektedir.Bir gün Tekfur kızı vermekten vaz geçtiğini söyleyince yapım da durur.Yolun şarap iskelesi yakınında birden yok olmasının nedeni budur.
            Bir başka söylenceye göre ise yol yapılır gençler evlenir arabayla buradan geçip giderler ama bir gün deniz kabarmıştır dalgalar gelip gençleri alıp götürür ve bir daha da bulunamazlar.
İstanbul'un kuruluşuna ilişkin söylence
        Megaralı Bizans,Kendi halkı için bir kent kurmaya niyetlenir.Delf bilicisine başvurarak yer sorar.Bilici şöyle der:"Bu kenti körler ülkesinin karşısına kur."
        Bizans bilicisinin söylediği yeri bulmak için hazırlıklara girişir.göç başlar.Günün birinde Sarayburnu'na gelirler.Buradan çevreyi seyerderken,Kadıköy'de kurulmuş kenti görür."Bu kenti neden halşen benim bulunduğum yere değilde karşıki çorak yere kurmuşlar.Bu adamlar körmü" diye düşünür.Birden bilicinin sözlerini hatırlar.Aradığı yeri bulmuştur.Kentini bulunduğu kıyıdaki yemyeşil yedi tepe üzerine kuracaktır.Kısa sürede kurulan kente Bizans adı verilir. 
YEDİ UYURLAR SÖYLENCESİ
        Anadolu'nun birçok yerinde anlatılan söylence İzmir yöresinde de yaygındır.Yapılan bir kısım araştırmalar Yedi Uyurlar gömütünün Efeste olduğu kanısını güçlendirmektedir.Selçuk (Ayasuluğ) halkı arasında söylenen Yedi Uyurlar Söylencesi'nde Efes yer adlarının geçmesi bunun bir kanıtı olarak nitelenir.
        Olay Kur'an da da anlatıldığı gibi yeni ortay çıkan Hristiyanlık'ı benimsedikleri için İmparatorun zulmünden kaçan yedi geçen ve köpekleri Kıtmir,bir mağaraya sığınırlar.İmparator Decius(249-251) döneminde mağaraya girip derin bir uykuya dalan bu yedi kişi ikiyüz yıl burada uyurlar.İmparator ll.Teodisus  döneminde uyandıklarında Hristiyanlık resmi din olarak benimsenmiştir.
        Yedi uyurlar söylencesi'nin Selçukta anlatılan biçimi şöyledir.Dakyanus adlı bir oduncu günün birinde yazılı bir taş bulur.Meraklanıp okuma yazma bilen birine bunu okutmak ister.Başvurduğu kasaba bakkalı,önce yazılanları açıklamak istemez.Taşı bulduğu yeri göstermesini ,tüm malını mülkünü kendisine vereceğini söyler.Dakyanus ısrar edince ,taşı bulduğu yeri kazınca üç küp altın bulacağını,zenginleşip kral olacağını hatta Tanrı'lığını ilan edeceğini açıklar.söylediklerinin tümü gerçekleşir.üç küp altını bulan oduncu parasının bir bölümüyle halka yardım ettiğinden kral seçilir.Zamanla öyle zengin ve güçlü kral olurki büyüklenmeye ,kendini Tanrı yerine koymaya başlar.Zamanla vezirlerine de kendini Tanrı saymaları yönünde baskı yapar.Vezirler karşı çıkınca onları kovar.Onun zulmünden korkan altı vezir,kent dışına kaçarlar.şimdiki Kızlar cimnazı'nda (Kızıl Gedik) bir çobanla köpeğine rastlarlar.Çoban da onlara katılır ve birilkte  günümüzde ki Yedi Uyurlar Mağarı'na sığınırlar.Burada derin bir uykuya dalarlar.Uyandıklarında açıkmışlardır.Kente ekmek almaya gönderdikleri arkadaşları eski paralarla alışveri,ş yapmaya kalkınca kralın huzuruna çıkarılır.Başlarından geçenelri anlatır.Kral mağarayı görmek ister.Ama mağaranın kapısı Tanrı'nın buyruğuyla kapanır ve birdaha hiç açılmaz.

        Sonradan mağaranın yerini bir sığırtmaç bulur.Yedi Uyurlar'ın kaç yıl uyuduklarınıda her yıl tüy değiştiren köpeğin üst üste duran tüylerinden anlaşılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.