Bizim Bir Çobanzâde'miz Vardı...

ATİLLA ABACIOĞLU
Bizim Bir Çobanzâde'miz Vardı...
“1938 yılının Aralık ayında, eksi 38 derece soğuk bir havada, Sibirya’daki küçük akar sulardan biri olan Troyk-Peçorski’nin kenarındaki Pokrovka köyü civarında ucu bucağı olmayan ormanda gardiyanın emri altında odun kesiyordum. Kampımızın karşısından bir mahkûmlar sürüsünün geçtiğini gördük. Onlar da bizi görmüş olacaklar ki, sigara içmek bahanesiyle, durdular.Bizden 10-15 adım kadar uzakta idiler. Nereden geldiklerini sorduk.Kafkaslardan geldiklerini söylediler, merakımız daha da arttı. İnsan kılık ve rengini kaybetmiş olan zavallılar birbirlerine bakıştılar. Bu arada içlerinden birisi benim adımı ağzından kaçırdı. O’na dikkatle baktığım zaman, Bakû’de yayımlanan “Yeni Yol” gazetesinde tam on yıl beraber çalıştığım eski gazeteci ve tarih öğretmeni Hasan İmamof’un solmuş çehresini güçlükle tanıyabildim. Sürgün mahkumları içinde, 1924 senesinde Kırım’dan Azerbaycan’a gelip Bakû Üniversitesi’nin Türkoloji kısmında Türk Dili ve Edebiyatı profesörlüğü yapmış olan Bekir Sıtkı Çobanzâde, tanınmış tarihçi Abdullah Tagizâde , Cebbar Mehmetzâde ve daha birçok münevver bulunuyordu.
“Sizleri niçin kapattılar?” sorumun cevabını aynı soru ile aldım: “Ya seni niçin kapattılar?” Bundan çıkardığım sonuç pek acı ve düşündürücü oldu. GPU ve NKVD bütün Türk-Tatar halklarının aydın kişilerini de kendilerinin düşmanları görüyor, onları Sibirya’nın taygalarına ve tunduralarına sürgün ediyorlardı.
Uzaktan, birbirimize yaklaşmayarak, 15 dakika kadar konuştuktan sonra, ÇEKA ajanının yırtıcı “Kalk!” sesi Kafkas sürgünlerini bizden ayırdı. Uzaklaştılar ve gözden kayboldular. Anlaşıldığına göre daha kuzeydeki Barkut’a gittiler. Şimdi, sevimli şâir ve profesörümüz ve arkadaşlarının kaderi göze görünmeyen o kuvvetin elindedir. Kim bilir, belki yine görüşürüz…”
Abdullah İSMAİL-Azat Kırım Gazetesi-7 Ağustos 1942
Bu sürgün hayatından sonra Bekir Sıtkı Çobanzâde’den haber alınamadı. Bazı kaynaklarda 40 derece soğuğa dayanamayarak öldüğü, bazılarında da 20 dakikalık bir mahkemeden sonra temyizsiz idam cezasına çarptırıldığı, üç gün içinde, bilgin, yazar ve gazetecilerin grubu ile kurşuna dizildikleri belirtilir. Netice itibariyle Çobanzâde ve arkadaşları sırf Türk oldukları, vatanlarını ve milliyetlerini sevdikleri için şehit edilmişlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.