ATATÜRK’ÜN FABRİKALARI -1-
1923-1944 arasında kurulan fabrikaların öyküsü
SİNAN MEYDAN
Osmanlı Devleti, 16. yüzyıldan itibaren bilimsel ve kültürel bakımdan bir hayli geri kalmış, Batı’nın yaptığı gibi bilgi üretip bu bilgi ile teknolojik gelişimini sağlayamamış; makine yapıp, fabrika kuramamıştır.
Fabrika kurmak istediğinde makineleri ve o makineleri kullanacak teknik elemanları dışarıdan getirmiştir. Ancak teknik elemanlar ülkelerine döndüklerinde makineler de susmuştur. Sanayi Devrimi’yle makineli üretime (markentalizm) geçen Avrupa, ekonomik olarak her geçen gün biraz daha gelişirken Osmanlı Devleti elle üretime(manifaktur) devam ettiği için her geçen gün ekonomik olarak biraz daha zayıflamıştır. Çünkü makine kol gücünü yenmiş, elle üretilen Osmanlı malları makine ile üretilen Avrupa mallarıyla rekabet edemez hale gelmiştir.
Tarım devrimini yapamayan Osmanlı doğal olarak Sanayi devrimini de yapamamıştır. Öyle ki Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan sadece dört önemli fabrika vardır: Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikası...
Şevket Süreyya Aydemir’in ifadeleriyle: “Türkiye’de o sırada fabrika denebilecek ve çoğu da yıpranmışlıktan veya sahipsizlikten faaliyetini durdurmuş ancak 10-15 müessese vardı... Daha doğrusu Cumhuriyet kurulduğu zaman adına Batı manasıyla fabrika denebilecek müesseseler yoktu. Adlarına pek de fabrika denilemeyecek olmakla beraber İstanbul ve İzmir bölgesinde yalnız 6 yünlü mensucat müessesesi vardı.”
1915 istatistiklerine göre Osmanlı Devleti’nde 10 işçiden fazla işçi çalıştıran 282 işyeri vardır ve bunların 165-170 kadarı İstanbul ve çevresinde, 60 kadarı İzmir’de, geri kalanı Bursa, Manisa, İzmit ve Adana’dadır. Bu nedenle Kurtuluş Savaşına katkıları söz konusu değildir. Bu 282 sanayi kuruluşundan %85’i yabancıların, %15’i Türklerin elindedir.
1923 yılında Bursa’da sadece 832 ipek işçisi vardır. 1923’te ülkenin 50.000 ton olan şeker ihtiyacının tamamı dışarıdan karşılanmaktadır. Yılda 4 milyon kilo deri ithal edilmektedir. 1923’te Türkiye’de sadece 7000 iğlik harap durumda pamuk işletmesi vardır. Sanayi işletmelerinin sadece %4,32’sinde motor kullanılmaktadır.
Sanayi istatistiklerine göre 1923 yılına kadar açılmış olan ülke genelindeki irili ufaklı bütün fabrikaların sayısı 386 iken, 1923-1933 arasında açılan ülke genelindeki irili ufaklı bütün fabrikaların sayısı 1087’dir. I. Sanayi Planı’nın yürürlüğe girdiği 1934-1938 arasında açılan fabrikalarla ülke genelindeki fabrika sayısı 2000’i geçmiştir. 1927 yılı genel istatistiklerine göre Türkiye’de 65.245 büyük küçük, motorlu motorsuz sanayi kurumu vardır.
1927 yılında 17 milyon değerinde olan mili sanayi imalatının toplamı 1933’te 120 milyon liralık artışla 137 milyona çıkmıştır. Bu yükseliş, 1933-1938 arasında da artarak devam etmiştir. 1913’te Osmanlı Devleti sınırları içindeki toplam sanayi işçisi sayısı 16.975’tir. Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de Anadolu’da yapılan sanayi sayımı sırasında bütün esnaf dükkânları da dâhil 33.085 kuruluşta 76.216 işçi sayılmıştır. Beher işletmeye 2-3 işçi düşmektedir. 1927’de Türkiye Cumhuriyeti’ndeki işçi sayısı büyük bir artışla 256.855’e yükselmiştir.
Atatürk’ün fabrikalarına geçmeden önce Atatürk’ün fabrikalara verdiği önemden biraz daha söz edelim... Atatürk, Türkiye’nin dört bir yanına fabrikalar yapılmasını istemiştir. Örneğin, Bursa’da kurulan bir dokuma şirketinin yaptıracağı fabrikanın temel atma töreninde 1 Ekim 1925 tarihinde yaptığı konuşmada Bursa’da fabrikaların çoğalmasını, hiç olmazsa türbelerin sayısına ulaşmasını temenni etmiştir:
“Bursa’da bir dokumacılık şirketi kurulduğunu memnunlukla öğrenmiştim. Bugün bu şirkete ait fabrikanın kararını uygulamaya koyması töreninde bulunmak fırsatını sevinçle karşıladım. Bursa başlı başına bir sanat memleketi olmaya pek kabiliyetlidir. Onun için çok temenni ederim, Bursa’da her şeye ait fabrikalar çoğalsın, hiç olmazsa türbelerin sayısına ulaşsın. Bilindiği gibi bireysel girişimlerin başarılı olması, zor şartlara katlanılması meselesidir. Büyük işler, önemli girişimcilerimizin çalışmalarıyla sağlanabilir. Sayın Bursalıların ufak, büyük sermayeleri bir araya getirerek bu güzel memleketin verimlerinden olabildiğince yararlanacağı hakkındaki kanaatim çok kuvvetlidir.”
Atatürk’ün fabrikalara büyük önem vermesinin temel nedeni aslında sanayiye, özellikle de ağır sanayiye önem vermesidir. Şu sözler Atatürk’e aittir:
“Endüstrileşmek, en büyük millî davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayi kuracağız ve işleteceğiz..” “Sanayi fabrikalarına ve maden sanayine yönelmiş genel ilgi teşebbüsü sağlayacak çare ve tedbirleri bulmak değişmez ve hayati ihtiyaçlarımızdandır.”
“Sanayideki teşebbüsler, teşvik edecek ve cesaret verecek mahiyettedir. Fakat memleketin ağır sanayisinin kurulması bitmedikçe her nokta-i nazardan yürek istirahatı duymamıza imkân yoktur. Bu sebeple memleketin sanayi teçhizatını tamamlamak için büyük gayret ve dikkatinizi çekmeyi yerinde buluyorum.”
“Ülkenin en belli eksikliğini giderecek olan bu fabrikaları çok geçmeden kurup işletmek hükümetimizin en önde göreceği işlerden olacaktır.”
“Memlekette sanayiye rağbet artmaktadır. Sanayi ve Maden Bankası’nın kudretini artırdığımız takdirde sanayi erbabı daha ziyade himaye görecektir.”
8 Ocak 1934’te Ekonomi Bakanı Celal Bayar, bütün gazetecilerin temsilcilerini kabul ederek bir basın toplantısı yapmıştır. Ülkenin sadece bir tarım ülkesi olarak kalamayacağını, mutlaka sanayileşmesi gerektiğini belirterek Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın ilkelerini özetlemiştir: Kurulacak fabrikaları ve işletmeleri, işletilecek madenleri, çalıştırılacak işçilerin sayısını ve bütün bu yatırımların kaça mal olacağını açıklamıştır. Ayrıca yeri belirlenmiş fabrikaların adlarını vermiştir. Buna göre en büyük fabrika Kayseri’de kurulacaktı. Sanayileşme için gerekli mühendis ve teknisyenler yurt dışında yetiştirilecekti. O güne kadar yurt dışına gönderilenlere o gün 50 öğrenci daha eklenmiştir.
Gelecek ay: Cumhuriyet döneminde kurulan başlıca
1923-1944 arasında kurulan fabrikaların öyküsü
SİNAN MEYDAN
Osmanlı Devleti, 16. yüzyıldan itibaren bilimsel ve kültürel bakımdan bir hayli geri kalmış, Batı’nın yaptığı gibi bilgi üretip bu bilgi ile teknolojik gelişimini sağlayamamış; makine yapıp, fabrika kuramamıştır.
Fabrika kurmak istediğinde makineleri ve o makineleri kullanacak teknik elemanları dışarıdan getirmiştir. Ancak teknik elemanlar ülkelerine döndüklerinde makineler de susmuştur. Sanayi Devrimi’yle makineli üretime (markentalizm) geçen Avrupa, ekonomik olarak her geçen gün biraz daha gelişirken Osmanlı Devleti elle üretime(manifaktur) devam ettiği için her geçen gün ekonomik olarak biraz daha zayıflamıştır. Çünkü makine kol gücünü yenmiş, elle üretilen Osmanlı malları makine ile üretilen Avrupa mallarıyla rekabet edemez hale gelmiştir.
Tarım devrimini yapamayan Osmanlı doğal olarak Sanayi devrimini de yapamamıştır. Öyle ki Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan sadece dört önemli fabrika vardır: Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikası...
Şevket Süreyya Aydemir’in ifadeleriyle: “Türkiye’de o sırada fabrika denebilecek ve çoğu da yıpranmışlıktan veya sahipsizlikten faaliyetini durdurmuş ancak 10-15 müessese vardı... Daha doğrusu Cumhuriyet kurulduğu zaman adına Batı manasıyla fabrika denebilecek müesseseler yoktu. Adlarına pek de fabrika denilemeyecek olmakla beraber İstanbul ve İzmir bölgesinde yalnız 6 yünlü mensucat müessesesi vardı.”
1915 istatistiklerine göre Osmanlı Devleti’nde 10 işçiden fazla işçi çalıştıran 282 işyeri vardır ve bunların 165-170 kadarı İstanbul ve çevresinde, 60 kadarı İzmir’de, geri kalanı Bursa, Manisa, İzmit ve Adana’dadır. Bu nedenle Kurtuluş Savaşına katkıları söz konusu değildir. Bu 282 sanayi kuruluşundan %85’i yabancıların, %15’i Türklerin elindedir.
1923 yılında Bursa’da sadece 832 ipek işçisi vardır. 1923’te ülkenin 50.000 ton olan şeker ihtiyacının tamamı dışarıdan karşılanmaktadır. Yılda 4 milyon kilo deri ithal edilmektedir. 1923’te Türkiye’de sadece 7000 iğlik harap durumda pamuk işletmesi vardır. Sanayi işletmelerinin sadece %4,32’sinde motor kullanılmaktadır.
Sanayi istatistiklerine göre 1923 yılına kadar açılmış olan ülke genelindeki irili ufaklı bütün fabrikaların sayısı 386 iken, 1923-1933 arasında açılan ülke genelindeki irili ufaklı bütün fabrikaların sayısı 1087’dir. I. Sanayi Planı’nın yürürlüğe girdiği 1934-1938 arasında açılan fabrikalarla ülke genelindeki fabrika sayısı 2000’i geçmiştir. 1927 yılı genel istatistiklerine göre Türkiye’de 65.245 büyük küçük, motorlu motorsuz sanayi kurumu vardır.
1927 yılında 17 milyon değerinde olan mili sanayi imalatının toplamı 1933’te 120 milyon liralık artışla 137 milyona çıkmıştır. Bu yükseliş, 1933-1938 arasında da artarak devam etmiştir. 1913’te Osmanlı Devleti sınırları içindeki toplam sanayi işçisi sayısı 16.975’tir. Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de Anadolu’da yapılan sanayi sayımı sırasında bütün esnaf dükkânları da dâhil 33.085 kuruluşta 76.216 işçi sayılmıştır. Beher işletmeye 2-3 işçi düşmektedir. 1927’de Türkiye Cumhuriyeti’ndeki işçi sayısı büyük bir artışla 256.855’e yükselmiştir.
Atatürk’ün fabrikalarına geçmeden önce Atatürk’ün fabrikalara verdiği önemden biraz daha söz edelim... Atatürk, Türkiye’nin dört bir yanına fabrikalar yapılmasını istemiştir. Örneğin, Bursa’da kurulan bir dokuma şirketinin yaptıracağı fabrikanın temel atma töreninde 1 Ekim 1925 tarihinde yaptığı konuşmada Bursa’da fabrikaların çoğalmasını, hiç olmazsa türbelerin sayısına ulaşmasını temenni etmiştir:
“Bursa’da bir dokumacılık şirketi kurulduğunu memnunlukla öğrenmiştim. Bugün bu şirkete ait fabrikanın kararını uygulamaya koyması töreninde bulunmak fırsatını sevinçle karşıladım. Bursa başlı başına bir sanat memleketi olmaya pek kabiliyetlidir. Onun için çok temenni ederim, Bursa’da her şeye ait fabrikalar çoğalsın, hiç olmazsa türbelerin sayısına ulaşsın. Bilindiği gibi bireysel girişimlerin başarılı olması, zor şartlara katlanılması meselesidir. Büyük işler, önemli girişimcilerimizin çalışmalarıyla sağlanabilir. Sayın Bursalıların ufak, büyük sermayeleri bir araya getirerek bu güzel memleketin verimlerinden olabildiğince yararlanacağı hakkındaki kanaatim çok kuvvetlidir.”
Atatürk’ün fabrikalara büyük önem vermesinin temel nedeni aslında sanayiye, özellikle de ağır sanayiye önem vermesidir. Şu sözler Atatürk’e aittir:
“Endüstrileşmek, en büyük millî davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayi kuracağız ve işleteceğiz..” “Sanayi fabrikalarına ve maden sanayine yönelmiş genel ilgi teşebbüsü sağlayacak çare ve tedbirleri bulmak değişmez ve hayati ihtiyaçlarımızdandır.”
“Sanayideki teşebbüsler, teşvik edecek ve cesaret verecek mahiyettedir. Fakat memleketin ağır sanayisinin kurulması bitmedikçe her nokta-i nazardan yürek istirahatı duymamıza imkân yoktur. Bu sebeple memleketin sanayi teçhizatını tamamlamak için büyük gayret ve dikkatinizi çekmeyi yerinde buluyorum.”
“Ülkenin en belli eksikliğini giderecek olan bu fabrikaları çok geçmeden kurup işletmek hükümetimizin en önde göreceği işlerden olacaktır.”
“Memlekette sanayiye rağbet artmaktadır. Sanayi ve Maden Bankası’nın kudretini artırdığımız takdirde sanayi erbabı daha ziyade himaye görecektir.”
8 Ocak 1934’te Ekonomi Bakanı Celal Bayar, bütün gazetecilerin temsilcilerini kabul ederek bir basın toplantısı yapmıştır. Ülkenin sadece bir tarım ülkesi olarak kalamayacağını, mutlaka sanayileşmesi gerektiğini belirterek Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın ilkelerini özetlemiştir: Kurulacak fabrikaları ve işletmeleri, işletilecek madenleri, çalıştırılacak işçilerin sayısını ve bütün bu yatırımların kaça mal olacağını açıklamıştır. Ayrıca yeri belirlenmiş fabrikaların adlarını vermiştir. Buna göre en büyük fabrika Kayseri’de kurulacaktı. Sanayileşme için gerekli mühendis ve teknisyenler yurt dışında yetiştirilecekti. O güne kadar yurt dışına gönderilenlere o gün 50 öğrenci daha eklenmiştir.
Image resized to : 56 % of its original size [ 882 x 529 ]
Image resized to : 58 % of its original size [ 856 x 524 ]
Image resized to : 56 % of its original size [ 882 x 460 ]
Image resized to : 56 % of its original size [ 882 x 534 ]
Image resized to : 56 % of its original size [ 882 x 440 ]
Gelecek ay: Cumhuriyet döneminde kurulan başlıca
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Balasagun- Genel Yetkili
- İletiler: 2878
- Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18
Re: Atatürk’ün Fabrikaları / Sinan MEYDAN
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.