KIZLAR KAYASI

kizlarkayasi.jpg
KIZLAR KAYASI (Prof.Dr.Saim SAKAOGLU’nun makalesinden)
Adeta Konya adıyla bütünleşmiş olan Meram’ı duymayaniniz işitmeyeniniz var midir? Sanmam demeyeceğim üç beş kişi çıkabilir bu güzellikler bahçesinin bir kösesinden söz etmek istiyorum bu yazimda Konya il merkezinden batiya dogru yedi sekiz kilometre gidince Meram a ulasirsin Eskiden bir yolu varmis Meramin bugün Eski yol denilen yolu Ancak günümüzde Meram a hemen hepside ayni yönden olmak üzere dört yoldan girebilirsiniz Köycegiz üzerinden girerken adeta Meram a tepeden bakar gibi olursun Meram dan da öte yol gider Dere yolu Yillarca önce kendi köy otobüsleriyle sehre inen Dereliler bugün artik belediye otobüsleriyle dolmuslarla Konya ya ulasabilmektedirler Meram ile Derenin arasi bugün birlesmis gibidir Bazilari hala bag evi havasini koruyabilmis toprak damli evleri ilkbaharda agaçlarin arasindan seçmeniz bile zor olur Karayolunun yamaçtan baktigi bir vadiden bir dere yatagindan uzanan güzellikler zinciri sin zamanlarda yamaçlarda da artan bir iskanla çaga ayak uydurmus gibidir.
kizlarkayasi1.jpg
Otobüsünüz Köycegiz üzerinden Meram Dere ana yoluna iniverince veya Meram dan Dere ye dogru ilerlerken sinirdan öte geçince Derenin sembolü haline gelen Kizlar Kayasi’ni görürsünüz Kizlar kayasi hem bir çesit tasli olusumlarin adidir hem de o taslarin bulundugu bölgenin adidir Hakimiyeti Milliye ilkokulundan ögrenci oldugum yillarda ki 40-45 yillik bir geçmise sahiptir bazi arkadaslarim anlatirdi Bu Pazar Kizlar Kayasi’na gittik Veya bir baskasi hidrellezi i orada karsiladiklarini anlatir Kizlar Kayasini çocuk hayal gücümün sinirlarina sigdirmaz nasil bir sey veya yer oldugunu düsünür dururdum O yillarda Anamas Daglari’nin hazin hikayesini dinler çocukça heyecanlara kapilirdik Ama kimseler belki de bizler sormadigimiz için kayalarla ilgili bir hikaye anlatmaz bizim merakli bekleyisimizin artarak devam etmesine yol açardi cografi tanimlar Kizlar Kayasinin yerini ister Dereye baglasin ister Meram’a herkes onun Meram’in ötelerinde oldugunu bilirdi Liseli yillarimizda yil sonu kir gezilerini Meramda geçirdigimiz günlerde gözü pek arkadaslarimiz oralara gitmeye niyetlenirler bizler de engel olurduk Bugün Meram Dere yolunun solunda ayrilarak takip edeceginiz köy yolu havasini tasiyan virajlara bogulmus bir yoldan geçerek Kizlar Kayasinin eteklerine kadar ulasabilirsiniz Onlara ellerinizle dokunabilir önlerinde hatira fotografi çektirebilirsiniz
kizlarkayasi2.jpg
Bu yöreyi Konyali arastirmaci Selçuk Es söyle anlatmaktadir Meram in güneybati yönünde Dere köy isminde merkez kazaya bagli iki bin nüfuslu degirmencilik ve bahçivancilikla geçinen eski bir köy vardir. Bu köye gidenler meshur Kadin Yokusu denilen oldukça tatli meyilli, yokusu çikinca sol tarafta büyük sel çayi üzerinde yükselen sarp sirtin eteklerinde sanki atlara binmis birtakim heykellerin olduklari yerde tas kesilen bir dügün alayi manzarasini görürler. Iste bundan hisse alarak bir çesit peri bacalari olan bu kayaliklar için söyle bir efsane uydurulmus. (Konya Efsaneleri, Folklor, 1 [4], Agustos 1969, 18) Belki peribacalarini hatirlatacaktir, ancak onlar farkli olusumlardir. Bu konuda kitaplarda bilgi bulmamiz mümkün degil. Son yillarda yayimlanan efsaneler bu taslarin esrarli sekillerine sürülmüs bir güzellik cilasi gibidir.
1991 yilinda yaptigimiz bir derlemede, ilkokul çagindaki çocuklara sordugumuz soruya aldigimiz cevaplar pek de olumlu degildi. Vaktiyle oralarda kötü seylerin yasandigini, kirik dökük cümlelerle anlatmaya çalismislardi. Orta yaslilar ise, dere yataginin vaktiyle deniz oldugunu, insanlarin gemilerini bu taslara bagladiklarini söylemislerdi.
Kaynak sahsimiz Mustafa Ertas’in anlattiklari daha farkli ve Anadolu’da benzerlerini tespit ettigim tipe uygun bir yapiya sahiptir. 1925 Dere dogumlu, ilkokul mezunu, emekli isçi olan Ertas’in 1992 Mayis’inda anlattigina göre kadinlar, bir çesit yufka olan sepitle taharetlenirler. Bu, Allah indinde hos karsilanmaz ve kadinlar tas kesilirler. Ertas, efsaneye Islami bir hava vererek “Islam sirasinda”, “Islamiyete ters düsen kadinlar” gibi ifadeler de kullanmistir. Taslarla Ilgili Inançlar: Bu efsanenin yaygin sekline göre, yakininda su oldugu halde bazi anneler daha kolayina gittigi için ellerinin altinda bulunan hamurla/ekmekle çocuklarinin altini temizleyiverirler. Yurdumuzun pek çok yöresinde görülen bu efsanede, kendisi varken temizligin ekmekle yapilmasi üzerine su, yer altina çekilir ve hala da öyle akip gitmektedir. (Saim Sakaoglu, 101 Anadolu Efsanesi, Ankara 1974, 69-70; 2.b, Ankara 1989, 29) Efsane, Ertas tarafindan eksik anlatilmistir; ancak o verdigi diger bilgilerle bu eksikligini de ortaya koymus olmaktadir. Ona göre, bu kayalardan biri besik seklindedir; bir baskasi ise kucaginda çocugu olan bir anneyi hatirlatmaktadir. O halde efsanemiz, Ertas’in hafizasinda yanlis yer etmis veya çevrenin etkisiyle sekil degisikligine ugramistir. Efsanemize en güzel seklini veren Dr.Mehmet Önder’dir. “Meram’da Kizlar Kayasi Efsanesi” adiyla yayimladigi metinler, bu tipin varyantlarini ortaya koymasi açisindan önemlidir. (Konya Efsaneleri, Konya, 1963, 36-37). Onun naklettigine göre, efsane söyledir:”Bir gelin alayi, Konya’dan Dereköy’e gelin götürüyormus…Tam buraya geldikleri zaman gelin sikintisini defetmek için atindan inmis…Bu ugursuz sayildigi için gelin de, alay da tas kesilmis…” Gelin alaylari ile ilgili efsanelerin sonu gelmez ki, ayni kayalara birden fazla efsane baglaniverir. Iste Sayin Önder’in derledigi ikinci sekil:
“Konya’dan Dereköy’e gelin götürüyormus…Fakat, gelinin Konya’da civan bir sevgilisi varmis. Ondan ayirmislar. Dereköylü bir gence vermisler. Konyali genç karasevdalar içinde beddua etmis: ‘Bir daha Konya’ya yönünüzü dönerseniz tas olunuz insaallah’ ” demis. Tam yari yolda gelin Konya’ya dönmüs, bir ‘ah’ çekmis… Iste bu sirada bütün kafile oldugu yerde tas oluvermisler.”Dr.Önder’in bu tespiti, onun baska bir efsanesinde de yer alir. (Anadolu Efsaneleri, Ankara 1966, 46). Efsane bu, tabii bazi degisikliklere ugrayacak. Konya efsaneleri üzerinde çalisan Seyit Emiroglu’nun babasi Mehmet Bey’den dinledigi efsanede de bazi küçük farkliliklar vardir. 68 yasinda, emekli memur olan Dereli Mehmet Aga’nin anlattigi efsanede sevdalilar ayri yerlerde, fakat ayni anda dilekte bulunurlar. Delikanlinin;”Içimi atese yakar gidersiniz, sevgimi hiçe sayar gidersiniz! Dilerim bir daha yüzünüzü Konya’ya dönemezsiniz” seklindeki duasi, genç kizda; “Gidiyorum, görenek bu. Babamin sözünden çikamadim. Ama gönlüm Konya’dan bu yana, yüzüm Dereköyü’ne dönmesin Allah’im” seklinde ifadesini bulur.
Birer doga harikasi olan bu taslar, simdi de birer efsane harikasi olarak anlatilmaktadir. Efsanenin sihri, onlardaki ölüm kavramini alip götürmektedir.
Kizlar Kayasi, Konya’da bir güzellik olarak, bir efsane olarak yüzyillardan beri yasamaktadir. Yeni kusaklar bu güzelliklere sahip çiktigi sürece bu yasama sonsuza kadar sürüp gidecektir, bir Ergenekon gibi, bir Manas gibi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.