SARI SALTUK (ö. 1297/1298)
(SALTUK-NÂME'YE GÖRE 99 YIL YAŞAMIŞTIR: DOĞUM TARİHİ:1198-1199)
( TAPTIK EMRE'NİN, PİRİ: SARI SALTUK MUHAMMED BUHARİ)
.
Hoca Ahmet Yesevi`nin müridi olarak 1262-64 yıllarında, yedi yüz alperenle birlikte bugünkü Romanya`da Dobruca bölgesine yerleştiği kaydedilen Sarı Saltuk Baba, sadece Müslümanlar için değil, bölgedeki tüm inanç mensupları için önemli bir şahsiyet olarak barış ve birlikte yaşamanın sembolü olmuştur.Türkiye` de ve Balkanlarda 12 ayrı yerde türbesi ya da makamı bulunan Sarı Saltuk Baba sadece müslümanlar arasında değil bölgedeki hıristiyanlar arasında özellikle ortodoks olan Gagavuz Türkleri arasında da büyük saygınlığı olan bir şahsiyettir
(SALTUK-NÂME'YE GÖRE 99 YIL YAŞAMIŞTIR: DOĞUM TARİHİ:1198-1199)
( TAPTIK EMRE'NİN, PİRİ: SARI SALTUK MUHAMMED BUHARİ)
.
Hoca Ahmet Yesevi`nin müridi olarak 1262-64 yıllarında, yedi yüz alperenle birlikte bugünkü Romanya`da Dobruca bölgesine yerleştiği kaydedilen Sarı Saltuk Baba, sadece Müslümanlar için değil, bölgedeki tüm inanç mensupları için önemli bir şahsiyet olarak barış ve birlikte yaşamanın sembolü olmuştur.Türkiye` de ve Balkanlarda 12 ayrı yerde türbesi ya da makamı bulunan Sarı Saltuk Baba sadece müslümanlar arasında değil bölgedeki hıristiyanlar arasında özellikle ortodoks olan Gagavuz Türkleri arasında da büyük saygınlığı olan bir şahsiyettir
Hacı Bektaşi Velinin müridlerinden olan Sarı Saltuk'un Anadolu ve Balkanlar`da çok sayida türbesi bulunmaktadır. Bu türbelerin bazıları Müslümanların yanı sıra Hristiyan ahaliler için de ziyaret yeri konumundadır. Saltukname’de Sarı Saltuk`un on iki mezarı olduğu belirtilmektedir. Sarı Saltuk, beylerin ve kralların mezarına sahip çıkmak isteyeceklerini söyleyerek her isteyene verilmek üzere birer tabut hazırlamalarını vasiyet etmiştir. En ünlü Sarı Saltuk türbesi halkının 13. yüzyılda İslamiyet'e geçmesine önayak olduğu rivayet edilen İznik'te bulunmaktadır. Saltukname'nin çeşitli yerlerinde Sarı Saltuk'un yer altından şifalı sular çıkardığı anlatılmaktadır.Çok ilginçtir ki Bosna-Hersek Balagay Şehrinde bulunan Tekkesi Buna Irmağının çıktığı,gözenin bulunduğu kocabir kayanın dibindedir.
Asıl mezarının Romanya'nın kuzeyinde Dobruca bölgesindeki Babadag kasabasında olduğu sanılmaktadır.Kendisine bağlı Bektaşikerin yaşadığı Türkiye'de İznik'in yanı sıra Diyarbakır, Tunceli, Bor (Niğde), İznik, Rumelifeneri (İstanbul), Babaeski; Makedonya'da Ohri, Arnavutluk manisa nın alaşehir ilçesinin yeşilyurt kasabasında ve Bosna-Hersek'te türbeleri bulunmaktadır.
Sarı Saltuk'un hayatını anlatan Saltukname Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem'in (sonradan Cem Sultan ismiyle tarihe geçecektir) şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine Ebu'l Hayr er-Rumi tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Bu eserin bir başka ilginç noktası da, yazıya geçirilmiş ilk Nasreddin Hoca hikâyesini içermesidir.
Saltukname yeni Türk harfleriyle tam metin olarak yayıma Şükrü Halûk Akalın tarafından hazırlanmıştır. Bu çalışma 1987 - 1990 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından üç cilt olarak yayımlanmıştır.
Sarı Saltuk hakkında bilgi veren başka önemli kaynak da Evliya Çelebi Seyahatname’sidir. Ayrıca, bazı tarih kitaplarinda da Sarı Saltuk ile ilgili çeşitli bilgiler bulunmaktadir. Bunlara örnek olarak Yazıcıoğlu Ali'nin Tevârih-i Al-i Selçuk adlı eserini sayılabilir.
İslami rivayetlere göre Sarı Saltuk, Peygamber ve Hacı Bektaş neslinden gelen Türkmen bir er olarak bilinir. Bu erin şeceresi bizzat Nakib'ül Eşraflık kayıtlarında geçer.
YESEVİ’NİN ALPERENİ
Sarı Saltuk, Türk insanına Anadolu’yu ve Avrupa’yı hedef gösteren Türkistan’ın büyük evliyası Ahmet Yesevi hazretlerinin talebesinin talebesi bir alperendir.
Bazı tarihçiler, Sarı Saltuk’un seyyid ve Saltuklular Beyliği prensi olduğu, oğul ve torunlarının kabirlerinin de onun kabri kabul edildiği için birden fazla yerde türbesinin bulunduğunu söyler. Joseph Von Hammer, 1263’te Paleolog, Bizans’ta iş başına geçtiği zaman, Saltuk Dede (Sarı Saltuk) yönetimindeki on onikibin civarında Türkmenin Karadeniz’in batı tarafındaki Dobruca’ya iskan edildiğini belirtir.
Yazıcıoğlu Ali’nin Tevârih-i Al-i Selçuk adlı eserinde, Kemâl Paşazade’nin Tevârih-i Al-i Osman’ında ve Seyyid Lokman’ın Oğuz-nâme’sinde, II. İzzeddin Keykâvus’un maiyetindeki Sarı Saltuk’un Anadolu’daki Türk aileleri ile birlikte önce İznik’e oradan Üsküdar’a giderek Dobruca’ya geçişi benzer şekilde anlatılır.
SARI SALTUK’UN TÜRBESİNİN BULUNDUĞU YERLER
> Romanya: Babadağ
> Bulgaristan: Varna-Kaligra
> Bosna Hersek: Blagay
> Kosova: Prizren-Paştrik Dağı
> Makedonya: Ohri-Sveti Naum
> Diyarbakır
> İstanbul-Rumeli Feneri
> Bursa- İznik
> Kırklareli-Babaeski (Yeri belli değil)
> Niğde-Bor
> Edirne-Yeri belli değil
> Tunceli-Hozat
YESEVİ’NİN ALPERENİ
Sarı Saltuk, Türk insanına Anadolu’yu ve Avrupa’yı hedef gösteren Türkistan’ın büyük evliyası Ahmet Yesevi hazretlerinin talebesinin talebesi bir alperendir.
Bazı tarihçiler, Sarı Saltuk’un seyyid ve Saltuklular Beyliği prensi olduğu, oğul ve torunlarının kabirlerinin de onun kabri kabul edildiği için birden fazla yerde türbesinin bulunduğunu söyler. Joseph Von Hammer, 1263’te Paleolog, Bizans’ta iş başına geçtiği zaman, Saltuk Dede (Sarı Saltuk) yönetimindeki on onikibin civarında Türkmenin Karadeniz’in batı tarafındaki Dobruca’ya iskan edildiğini belirtir.
Yazıcıoğlu Ali’nin Tevârih-i Al-i Selçuk adlı eserinde, Kemâl Paşazade’nin Tevârih-i Al-i Osman’ında ve Seyyid Lokman’ın Oğuz-nâme’sinde, II. İzzeddin Keykâvus’un maiyetindeki Sarı Saltuk’un Anadolu’daki Türk aileleri ile birlikte önce İznik’e oradan Üsküdar’a giderek Dobruca’ya geçişi benzer şekilde anlatılır.
SARI SALTUK’UN TÜRBESİNİN BULUNDUĞU YERLER
> Romanya: Babadağ
> Bulgaristan: Varna-Kaligra
> Bosna Hersek: Blagay
> Kosova: Prizren-Paştrik Dağı
> Makedonya: Ohri-Sveti Naum
> Diyarbakır
> İstanbul-Rumeli Feneri
> Bursa- İznik
> Kırklareli-Babaeski (Yeri belli değil)
> Niğde-Bor
> Edirne-Yeri belli değil
> Tunceli-Hozat
http://elazigalperenocaklari23.tr.gg/ALPEREN-SARI-SALTUK.htm
.
.
Sarı Saltuk, beylerin ve kralların mezarına sahip çıkmak isteyeceklerini söyleyerek her isteyene verilmek üzere birer tabut hazırlamalarını vasiyet etmiştir. En ünlü Sarı Saltuk türbesi halkının 13. yüzyılda İslamiyet'e geçmesine önayak olduğu rivayet edilen İznik'te bulunmaktadır.
*Rumelifeneri'nin altında Sarı Saltuk'a ait bir türbe bulunmaktadır.
*
*Diyarbakır – Sur içinde. Urfa kapının tam karşısında. Sarı saltuk mesicidnin içinde. Melik Ahmet paşa caddesinin hemen başında.
*
*Diyarbakır – Sur içinde. Urfa kapının tam karşısında. Sarı saltuk mesicidnin içinde. Melik Ahmet paşa caddesinin hemen başında.
Urfa Kapı’da bulunan Gülşeniler Tekkesinde metfundur. Türbede Sarı Saltukla birlikte Gülşen-i Alizade ve Hacı Salih Hafız Efendi de yatmaktadır. Rivayetlere göre Sarı Saltuk gezgin bir evliyadır. Gazalara da katılmıştır. İnanışa göre Diyarbakır da yaptığı bir savaş sırasında şehit düşmüş ve türbenin olduğu yere gömülmüştür.
Sarı Saltukla ilgili çeşitli menakıblar ve rivayetler mevcuddur. Şüphesiz bu konudaki en önemli kaynak Sarı Saltuk’un hayatını konu alan Saltuk- name adlı eserdir. Ebulhayr-ı Rumi adındaki bir yazar Cem Sultan’ın emri üzerine Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşarak Sarı Saltuk’a ait menkıbeleri toplamış ve üç ciltlik bir eser haline getirmiştir. Eser tahminen 1480 yılında tamamlanmıştır. Saltuk-name’ye göre Sarı Saltuk’un asıl adı Şerif Hızır, babasının adı Seyyid Hasan dır.
16 . yy da inşa edilen türbe hem içten hem de dıştan sekizgen planlıdır. Türbenin dışı siyah ve beyaz renkte taş kullanılarak örülmüş ve kabartma yazılar kullanılarak hareketlendirilmiştir. İç mekanı da dış mekanı gibi taş süslemelerle vurgulanmıştır. Yazı sanatının en güzel örnekleri mak’ili ve sülüs hatlı yazıların yoğun olarak kullanıldığı görülmeye değer bir türbedir. Mak’ili yazılı panoların birinde ”saadet-bat” , diğerine ‘rabbil-ibad” yazıları bulunmaktadır.
Sarı Saltukla ilgili çeşitli menakıblar ve rivayetler mevcuddur. Şüphesiz bu konudaki en önemli kaynak Sarı Saltuk’un hayatını konu alan Saltuk- name adlı eserdir. Ebulhayr-ı Rumi adındaki bir yazar Cem Sultan’ın emri üzerine Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşarak Sarı Saltuk’a ait menkıbeleri toplamış ve üç ciltlik bir eser haline getirmiştir. Eser tahminen 1480 yılında tamamlanmıştır. Saltuk-name’ye göre Sarı Saltuk’un asıl adı Şerif Hızır, babasının adı Seyyid Hasan dır.
16 . yy da inşa edilen türbe hem içten hem de dıştan sekizgen planlıdır. Türbenin dışı siyah ve beyaz renkte taş kullanılarak örülmüş ve kabartma yazılar kullanılarak hareketlendirilmiştir. İç mekanı da dış mekanı gibi taş süslemelerle vurgulanmıştır. Yazı sanatının en güzel örnekleri mak’ili ve sülüs hatlı yazıların yoğun olarak kullanıldığı görülmeye değer bir türbedir. Mak’ili yazılı panoların birinde ”saadet-bat” , diğerine ‘rabbil-ibad” yazıları bulunmaktadır.
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır camii hazirelerindeki Ulular ve Paşalar , Yrd.doç.Dr. Ahmet Akgüç
http://www.evliyalar.net/seyh-sadik-ali-sari-saltuk/
*Sarı Saltuk Hacı Bektaşi Velinin çağdaşıdır. Sarı Saltuk Türbesi Bor ilçesinde bulunmaktadır. XIII. yüzyıla ait olan bu türbe değişik zamanlarda onarım görmüştür. Bu önemli şahsiyetin Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatında “ İlk Mutasavvıflar” adlı eserinde görmekteyiz. Taptuk Emre’nin piri üstadı Sarı Saltuk’un hikâyesinin anlatan Saltuk Name, Bor Halil Nuri kütüphanesinin 17292 numarasına kayıtlı az bulunan nüshalardan birisidir.
http://www.nigdekulturturizm.gov.tr/TR,74359/turbeler.html
.
Sarı Saltuk Türbesi, Mostar'a 20Km Uzaklıkta Blagaj (Blagay) Kasabasında Ve Buna Nehrinin Dağ Içinden Tam Doğduğu Yerdedir. Fatih Sultan Mehmet'in Bosna-Hersek'i Askeri Fethiden Önce Bölgenin Manevi Fethi Başlatan Erendir.
http://www.fotokritik.com/1954232/sari-saltuk-turbesi
.
Türk kültürünün önemli isimlerinden biri Sarı Saltuk'un türbesi, Bursa İznik'te gezilecek yerlerden bir tanesidir. Anadolu, Rumeli ve Balkan Türkleri arasında son derece önemli bir şahsiyet olan Sarı Saltuk, yaşadığı bölgelerde bir çok kişinin İslamiyete geçmesine vesile olmuştur.
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır camii hazirelerindeki Ulular ve Paşalar , Yrd.doç.Dr. Ahmet Akgüç
http://www.evliyalar.net/seyh-sadik-ali-sari-saltuk/
*Sarı Saltuk Hacı Bektaşi Velinin çağdaşıdır. Sarı Saltuk Türbesi Bor ilçesinde bulunmaktadır. XIII. yüzyıla ait olan bu türbe değişik zamanlarda onarım görmüştür. Bu önemli şahsiyetin Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatında “ İlk Mutasavvıflar” adlı eserinde görmekteyiz. Taptuk Emre’nin piri üstadı Sarı Saltuk’un hikâyesinin anlatan Saltuk Name, Bor Halil Nuri kütüphanesinin 17292 numarasına kayıtlı az bulunan nüshalardan birisidir.
http://www.nigdekulturturizm.gov.tr/TR,74359/turbeler.html
.
Sarı Saltuk Türbesi, Mostar'a 20Km Uzaklıkta Blagaj (Blagay) Kasabasında Ve Buna Nehrinin Dağ Içinden Tam Doğduğu Yerdedir. Fatih Sultan Mehmet'in Bosna-Hersek'i Askeri Fethiden Önce Bölgenin Manevi Fethi Başlatan Erendir.
http://www.fotokritik.com/1954232/sari-saltuk-turbesi
.
Türk kültürünün önemli isimlerinden biri Sarı Saltuk'un türbesi, Bursa İznik'te gezilecek yerlerden bir tanesidir. Anadolu, Rumeli ve Balkan Türkleri arasında son derece önemli bir şahsiyet olan Sarı Saltuk, yaşadığı bölgelerde bir çok kişinin İslamiyete geçmesine vesile olmuştur.
Diyarbakır ve Tunceli'den başlayarak Bor, İznik, İstanbul gibi şehirlerinden ardından Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya ve Bosna Hersek'e kadar Sarı Saltuk'dan saygıyla bahsedilmektedir.
Bizans kaynakları olan Georgios Pachymeres ve Nicephorus Gregoras'da adına rastladığımız Sarı Saltuk hakkında 15.yüzyıl Osmanlı kaynaklarında vardır. Sarı Saltuk Baba, Sultan Sarı Saltık Muhammed Buhârî, Saltık Bay Sultan ve Sarı Saltuk Dede gibi isimlerle anılan şahsiyet, Balkanların Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesinin ardından bu bölgelerde seyahat eden Derviş Sarı Saltuk, gittiği yerlerde İslam'ı tebliğ etmiştir.
Sarı Saltuk Türbeleri
Sarı Saltuk adına inşa edilmiş birçok türbe bulunmaktadır. Asıl mezarının Romanya'nın kuzeyindeki Dobruca bölgesinde yer alan Babadag kasabasında yer aldığı düşünülmektedir. Türkiye'de; İznik, Diyarbakır, Tunceli, Bor (Niğde), Rumelifeneri (İstanbul), Alaşehir (Manisa) gibi yerlerde Sarı Saltuk türbeleri vardır. Yurt dışında ise Makedonya, Arnavutluk ve Bosna Hersek'te türbeler inşa edilmiştir.
İznik Sarı Saltuk Türbesi
İznik ilçe merkezinin dışında yer alan Sarı Saltuk Türbesi, Cevdet Hersekli isminde bir kişinin üzüm bağı içerisinde yer almaktadır. Cevdet Hersekli'nin dedesi olan Mehmet Hersekli'nin anlattığı rivayet edilen hikayeye göre, Sarı Saltuk ''Türbemin her tarafı açık olsun rüzgâr alsın, üzeri açık olsun rahmet yağsın.'' şeklinde nasihatte bulunmuştur.
İznik ve çevre illerden gelen ziyaretçiler tarafından ziyaret edilen türbe, dört sütun üzerindeki kubbeden oluşmaktadır. Türbenin dört tarafı da açıktır ve doğu-batı uzantısında mezar taşı bulunmaktadır. 6,45 metreye 6,45 metre şeklinde kare bir planı bulunan türbede bulunan mezarın ayak taşında bitki motifi ile Kur'an'dan ayet yazılmıştır.
Zaman içerisinde harap hale gelen türbe, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
http://www.tatilana.com/…/bursa-iznik-sari-saltuk-turbesi.h…
DOBRUCA'DAKİ TÜRBESİ.
(Eski hali)
Ölümünün üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen Sarı Saltuk hâlâ Anadolu, Rumeli ve Balkan Türklerinin günlünde ve hafızasında yaşamaktadır. En doğuda Diyarbakır ve Tunceli'den başlayıp Bor, İznik, İstanbul'dan Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek'e kadar uzanan çizgide bulunan Sarı Saltuk'a ait türbe ve makamların büyük bir saygıyla ziyaret edilmesi, menkıbelerin anlatılması Sarı Saltuk'un hatırasının canlı bir şekilde yaşamakta olduğunun birer delilidir. Sadece Müslüman Türkler arasında değil Ortodoks mezhebine bağlı Hıristiyan dinindeki Gagauz Türklerinin de Sarı Saltuk'u millî hafızalarında yaşatmaları, ondan saygıyla söz etmeleri ve onu bir Türk azizi kabul etmeleri dikkat çekicidir.
Sarı Saltuk, Anadolu ve Rumeli'nin fethi esnasında gazalara katılan, kahramanlığı ve velayeti ile daha yaşarken efsanevî bir şahsiyet haline gelen bir Türk kahramanıdır. Hayatı etrafında oluşan menkıbelere diğer gazi ve velilerin menkıbeleri de karışmıştır. Bu sebeple Sarı Saltuk'un gerçek hayatı ile ilgili bilgileri elde etmek son derece güçleşmiştir. Tarihî kaynaklarda yer alan Sarı Saltuk ile ilgili bilgiler Sarı Saltuk'un gerçek hayatını ortaya koyacak nitelikte değildir. Gerçek hayat ile menkıbevî hayat birbirine karışmıştır. Üstelik tarihî kaynakların Sarı Saltuk hakkında verdikleri bu bilgilerin bazan birbiriyle çeliştiği de görülmektedir.
Sarı Saltuk'un destanî şahsiyeti ile ilgili bilgileri çeşitli menakıb-nâmelerde ve velayet-nâmelerde bulabilirsek de hiç şüphesiz bu konuda en önemli kaynak, doğrudan doğruya Sarı Saltuk’un hayatını konu alan Saltuk-nâme adlı eserdir. Ebülhayr-ı Rûmî adındaki bir yazar Cem Sultan’ın emri üzerine Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşarak Sarı Saltuk’a ait menkıbeleri toplamış ve üç ciltlik bir eser haline getirmiştir. Eser tahminen 1480 yılında tamamlanmıştır.
Saltuk-nâme'ye göre Sarı Saltuk'un asıl adı Şerif Hızır'dır. Babasının adı Seyyid Hasan'dır. Şerif Hızır, üç yaşındayken babasız kalır. Şerif'in yetiştirilmesi işini Seravil adındaki bir lala üstlenir. Kısa sürede ata binmeyi, ok atmayı, kılıç kullanmayı öğrenen Şerif Hızır, Türk destanlarındaki alp tipinin önemli bir örneğini teşkil eder.
Şerif Hızır'ın Saltuk adını alışı ise bir geleneğe dayanmaktadır. Bu gelenek, kişinin gösterdiği kahramanlık sonucu ad almasıdır. Dede Korkut Kitabı'nda örneklerini gördüğümüz ad alma-ad verme olaylarının benzerleri Saltuk-nâme'de de yer almaktadır. Kahramanımıza Saltuk adını, savaşta yendiği Alyon adlı bir düşmanı vermiştir. Müslüman olan Alyon'a da Saltuk, İlyas adını verir. Bu ad verme olayı dışında eserde geçen diğer ad verme olayları Saltuk'a yenilerek Müslüman olan kişilere Saltuk tarafından bir Türk adı verilmesi ile ilgilidir.
Sarı Saltuk, bir destan kahramanında bulunması gereken bütün özelliklere sahiptir. Son derece güçlüdür, yüreğinde korkunun zerresi bile yoktur. Tek başına düşman içine yanar od gibi girmekte, düşman kalelerini fethetmektedir. Aman dileyen düşmanına karşı ise merhametlidir. Saltuk-nâme'de, yiğitte bulunması gereken özellikler ok atmak, yazı yazmak, suda yüzmek ve yigitçe gezmek olarak sıralanırken, Sarı Saltuk'un bu dört hünerde mahir olduğu özellikle belirtilir.
Bu özellikler dışında Sarı Saltuk'un olağan üstü güçleri de olduğu Saltuk-nâme'de mübalağalı bir şekilde anlatılmaktadır. Çok uzaklarda aleyhinde söylenenleri işitebilmekte, oturduğu yerden bir kılıç darbesiyle bir başka diyardaki düşmanını öldürebilmekte, göz açıp kapayıncaya kadar bir diyardan bir başka diyara gidebilmektedir. Düşmanları bir türlü Saltuk'u öldürememektedir; ok atarlar batmaz, kılıç vururlar kesmez, büyü yaparlar tesir etmez, suya atarlar boğulmaz, ateşe atarlar yanmaz. Bütün cinler ve melekler Sarı Saltuk'un yardımcısıdır. Hatta bu cinlerden birisi ile ahiret kardeşi bile olmuştur. Düşmanları ise kâfirler, zâlimler, cadılar, devler, canavarlar ve kötü cinlerdir.
Bütün bu özellikler göz önünde bulundurulduğunda, Sarı Saltuk'un alp-eren kişiliğinin yanı sıra, bazı menkıbelerde bir masal kahramanı kimliğiyle karşımıza çıktığı da görülmektedir.
Saltuk-nâme'ye göre Sarı Saltuk 99 yıl yaşamış, sonunda düşmanları tarafından zehirlendikten sonra hançerlenerek şehit edilmiştir. Ancak, son nefesini vermeden önce de kendisini zehirleyen ve hançerleyen düşmanını öldürmüştür.
Sarı Saltuk hakkında bilgi veren bir başka önemli kaynak da Evliya Çelebi’nin meşhur Seyahat-nâme’sidir. Evliya Çelebi'ye göre Sarı Saltuk'un asıl adı Muhammed Buharî'dir. Muhammed Buharî Ahmet Yesevî'nin halifesidir. Ahmet Yesevî, Muham*med Buharî'yi şu sözlerle Hacı Bektaş-ı Veli'ye gönderir:
- Saltuk Muhammedim ! Bektaşım seni Rum'a göndersin, Leh diyarında yoldan çıkmış olan Sarı Saltuk suretine girip o melunu, Dobruca'daki ejderi bu tahta kılıç ile öldür, Makedonya ve Dobruca'da yedi kırallık yerde ün sahibi ol.
Dobruca'ya yetmiş adamıyla gelen Muhammed Buharî'nin, Kaligra mağaralarında ki ejderi öldürmesi üzerine Dobruca kıralı ve halkı Müslümanlığı kabul ederler. Leh ülkesindeki Sarı Saltuk namındaki papazı da öldürüp onun kılığına giren Muham*med Buharî Sarı Saltuk adıyla hüküm sürer ve bölgedeki halkları Müslümanlaştırır.
Evliya Çelebi, Seyahat-nâme'nin ikinci cildinde daha ayrıntılı bilgiler vermektedir. Muhammed Buharî, Kaligra'dan Kırım'a, oradan Rus ülkesindeki Haşdek kavmine, oradan Leh ülkesindeki Lapka kavmine en sonunda da yine Leh ülkesindeki Danska limanına gelmiştir. Burada Sveti Nikola - Sarı Saltuk adındaki bir papazla oturup epey sohbet etmiş sonra onu öldürüp cesedini yok ederek onun kılığına girmiştir. Yıllarca «Ben Sarı Saltuk'um ! » diyerek Sveti Nikola kıyafetinde dolaşmış, binlerce insanı Müslümanlığa davet etmiştir. Bu ciltte Sarı Saltuk'un Dobruca'daki canavarı öldürmesi bu defa daha ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
Sarı Saltuk'un Anadolu'da Baba Sultan, Sarı Saltuk Sultan, Kilgra Sultan gibi adlarla anıldığını yazan Evliya Çelebi, Hıristiyanlar arasında ise Sarı Saltuk'un Sveti Nikola adıyla tanındığını belirtmektedir. Evliya Çelebi, Hıristiyanlar üzerinde Sarı Saltuk'un çok büyük bir etkisi olduğunu yazar. Çelebi’nin döneminde dervişler def ve kudüm çalarak Sarı Saltuk'un yaşadığı bölgeleri dolaştıklarında Hıristiyanlar Sarı Saltuk'u hatırlayıp dervişlere bol bahşişler vermektedir.
Aslında Sarı Saltuk'tan söz eden en eski kaynak İbni Batuta Seyahat-nâmesi'dir. Tanınmış Arap gezgini İbni Batuta, Sarı Saltuk'un ölümünden yaklaşık yarım yüzyıl sonra Baba Saltuk adlı bir yerleşim merkezine gelmiştir. Burada İbni Batuta'ya, Saltuk' un mükaşefe sahibi (Allah'ın sırlarını gören hakikat ehli) olduğu anlatılmıştır. Ancak, İbni Batuta bu anlatılanların İslâm inançlarına aykırı olduğunu belirtir.
Metin: http://turkoloji.cu.edu.tr
SARI SALTUK TÜRBELERİ
DOBRUCA'DAKİ TÜRBESİ.
(Eski hali)
Ölümünün üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen Sarı Saltuk hâlâ Anadolu, Rumeli ve Balkan Türklerinin günlünde ve hafızasında yaşamaktadır. En doğuda Diyarbakır ve Tunceli'den başlayıp Bor, İznik, İstanbul'dan Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek'e kadar uzanan çizgide bulunan Sarı Saltuk'a ait türbe ve makamların büyük bir saygıyla ziyaret edilmesi, menkıbelerin anlatılması Sarı Saltuk'un hatırasının canlı bir şekilde yaşamakta olduğunun birer delilidir. Sadece Müslüman Türkler arasında değil Ortodoks mezhebine bağlı Hıristiyan dinindeki Gagauz Türklerinin de Sarı Saltuk'u millî hafızalarında yaşatmaları, ondan saygıyla söz etmeleri ve onu bir Türk azizi kabul etmeleri dikkat çekicidir.
Peki kimdir Sarı Saltuk?
Ne zaman yaşamış, neler yapmıştır?
Ne zaman yaşamış, neler yapmıştır?
Sarı Saltuk, Anadolu ve Rumeli'nin fethi esnasında gazalara katılan, kahramanlığı ve velayeti ile daha yaşarken efsanevî bir şahsiyet haline gelen bir Türk kahramanıdır. Hayatı etrafında oluşan menkıbelere diğer gazi ve velilerin menkıbeleri de karışmıştır. Bu sebeple Sarı Saltuk'un gerçek hayatı ile ilgili bilgileri elde etmek son derece güçleşmiştir. Tarihî kaynaklarda yer alan Sarı Saltuk ile ilgili bilgiler Sarı Saltuk'un gerçek hayatını ortaya koyacak nitelikte değildir. Gerçek hayat ile menkıbevî hayat birbirine karışmıştır. Üstelik tarihî kaynakların Sarı Saltuk hakkında verdikleri bu bilgilerin bazan birbiriyle çeliştiği de görülmektedir.
Sarı Saltuk'un destanî şahsiyeti ile ilgili bilgileri çeşitli menakıb-nâmelerde ve velayet-nâmelerde bulabilirsek de hiç şüphesiz bu konuda en önemli kaynak, doğrudan doğruya Sarı Saltuk’un hayatını konu alan Saltuk-nâme adlı eserdir. Ebülhayr-ı Rûmî adındaki bir yazar Cem Sultan’ın emri üzerine Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşarak Sarı Saltuk’a ait menkıbeleri toplamış ve üç ciltlik bir eser haline getirmiştir. Eser tahminen 1480 yılında tamamlanmıştır.
Saltuk-nâme'ye göre Sarı Saltuk'un asıl adı Şerif Hızır'dır. Babasının adı Seyyid Hasan'dır. Şerif Hızır, üç yaşındayken babasız kalır. Şerif'in yetiştirilmesi işini Seravil adındaki bir lala üstlenir. Kısa sürede ata binmeyi, ok atmayı, kılıç kullanmayı öğrenen Şerif Hızır, Türk destanlarındaki alp tipinin önemli bir örneğini teşkil eder.
Şerif Hızır'ın Saltuk adını alışı ise bir geleneğe dayanmaktadır. Bu gelenek, kişinin gösterdiği kahramanlık sonucu ad almasıdır. Dede Korkut Kitabı'nda örneklerini gördüğümüz ad alma-ad verme olaylarının benzerleri Saltuk-nâme'de de yer almaktadır. Kahramanımıza Saltuk adını, savaşta yendiği Alyon adlı bir düşmanı vermiştir. Müslüman olan Alyon'a da Saltuk, İlyas adını verir. Bu ad verme olayı dışında eserde geçen diğer ad verme olayları Saltuk'a yenilerek Müslüman olan kişilere Saltuk tarafından bir Türk adı verilmesi ile ilgilidir.
Sarı Saltuk, bir destan kahramanında bulunması gereken bütün özelliklere sahiptir. Son derece güçlüdür, yüreğinde korkunun zerresi bile yoktur. Tek başına düşman içine yanar od gibi girmekte, düşman kalelerini fethetmektedir. Aman dileyen düşmanına karşı ise merhametlidir. Saltuk-nâme'de, yiğitte bulunması gereken özellikler ok atmak, yazı yazmak, suda yüzmek ve yigitçe gezmek olarak sıralanırken, Sarı Saltuk'un bu dört hünerde mahir olduğu özellikle belirtilir.
Bu özellikler dışında Sarı Saltuk'un olağan üstü güçleri de olduğu Saltuk-nâme'de mübalağalı bir şekilde anlatılmaktadır. Çok uzaklarda aleyhinde söylenenleri işitebilmekte, oturduğu yerden bir kılıç darbesiyle bir başka diyardaki düşmanını öldürebilmekte, göz açıp kapayıncaya kadar bir diyardan bir başka diyara gidebilmektedir. Düşmanları bir türlü Saltuk'u öldürememektedir; ok atarlar batmaz, kılıç vururlar kesmez, büyü yaparlar tesir etmez, suya atarlar boğulmaz, ateşe atarlar yanmaz. Bütün cinler ve melekler Sarı Saltuk'un yardımcısıdır. Hatta bu cinlerden birisi ile ahiret kardeşi bile olmuştur. Düşmanları ise kâfirler, zâlimler, cadılar, devler, canavarlar ve kötü cinlerdir.
Bütün bu özellikler göz önünde bulundurulduğunda, Sarı Saltuk'un alp-eren kişiliğinin yanı sıra, bazı menkıbelerde bir masal kahramanı kimliğiyle karşımıza çıktığı da görülmektedir.
Saltuk-nâme'ye göre Sarı Saltuk 99 yıl yaşamış, sonunda düşmanları tarafından zehirlendikten sonra hançerlenerek şehit edilmiştir. Ancak, son nefesini vermeden önce de kendisini zehirleyen ve hançerleyen düşmanını öldürmüştür.
Sarı Saltuk hakkında bilgi veren bir başka önemli kaynak da Evliya Çelebi’nin meşhur Seyahat-nâme’sidir. Evliya Çelebi'ye göre Sarı Saltuk'un asıl adı Muhammed Buharî'dir. Muhammed Buharî Ahmet Yesevî'nin halifesidir. Ahmet Yesevî, Muham*med Buharî'yi şu sözlerle Hacı Bektaş-ı Veli'ye gönderir:
- Saltuk Muhammedim ! Bektaşım seni Rum'a göndersin, Leh diyarında yoldan çıkmış olan Sarı Saltuk suretine girip o melunu, Dobruca'daki ejderi bu tahta kılıç ile öldür, Makedonya ve Dobruca'da yedi kırallık yerde ün sahibi ol.
Dobruca'ya yetmiş adamıyla gelen Muhammed Buharî'nin, Kaligra mağaralarında ki ejderi öldürmesi üzerine Dobruca kıralı ve halkı Müslümanlığı kabul ederler. Leh ülkesindeki Sarı Saltuk namındaki papazı da öldürüp onun kılığına giren Muham*med Buharî Sarı Saltuk adıyla hüküm sürer ve bölgedeki halkları Müslümanlaştırır.
Evliya Çelebi, Seyahat-nâme'nin ikinci cildinde daha ayrıntılı bilgiler vermektedir. Muhammed Buharî, Kaligra'dan Kırım'a, oradan Rus ülkesindeki Haşdek kavmine, oradan Leh ülkesindeki Lapka kavmine en sonunda da yine Leh ülkesindeki Danska limanına gelmiştir. Burada Sveti Nikola - Sarı Saltuk adındaki bir papazla oturup epey sohbet etmiş sonra onu öldürüp cesedini yok ederek onun kılığına girmiştir. Yıllarca «Ben Sarı Saltuk'um ! » diyerek Sveti Nikola kıyafetinde dolaşmış, binlerce insanı Müslümanlığa davet etmiştir. Bu ciltte Sarı Saltuk'un Dobruca'daki canavarı öldürmesi bu defa daha ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
Sarı Saltuk'un Anadolu'da Baba Sultan, Sarı Saltuk Sultan, Kilgra Sultan gibi adlarla anıldığını yazan Evliya Çelebi, Hıristiyanlar arasında ise Sarı Saltuk'un Sveti Nikola adıyla tanındığını belirtmektedir. Evliya Çelebi, Hıristiyanlar üzerinde Sarı Saltuk'un çok büyük bir etkisi olduğunu yazar. Çelebi’nin döneminde dervişler def ve kudüm çalarak Sarı Saltuk'un yaşadığı bölgeleri dolaştıklarında Hıristiyanlar Sarı Saltuk'u hatırlayıp dervişlere bol bahşişler vermektedir.
Aslında Sarı Saltuk'tan söz eden en eski kaynak İbni Batuta Seyahat-nâmesi'dir. Tanınmış Arap gezgini İbni Batuta, Sarı Saltuk'un ölümünden yaklaşık yarım yüzyıl sonra Baba Saltuk adlı bir yerleşim merkezine gelmiştir. Burada İbni Batuta'ya, Saltuk' un mükaşefe sahibi (Allah'ın sırlarını gören hakikat ehli) olduğu anlatılmıştır. Ancak, İbni Batuta bu anlatılanların İslâm inançlarına aykırı olduğunu belirtir.
Metin: http://turkoloji.cu.edu.tr
SARI SALTUK TÜRBELERİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.