DİYARBAKIR
Zembil Satan Efsanesi
Silvan Kalesi’nin kuzey tarafında bir tepe teşkil eden enkaz arasındaki burcun adına halk “Zembilfüroş” burcu demektedirler ve bu burcun bir efsanesi vardır.
Vaktiyle Silvan kale burçlarının birinde yaşayan geçimini zembil satmakla temin sağlayan evli bir adam varmış. Çok güzel huylu, melek gibi bir adammış. Şehrin sokaklarını gezerek zembil satmakta iken bir gün hükümdarın karısına rastlamış. Hükümdarın karısı, bu erkek güzeli adama aşık olmuş. Ne kadar zembili varsa alacağını, hepsini alıp sarayına getirmesini söylemiş. Adamda o gün ne kadar zembili varsa yükleyip saraya götürmüş. Onu bekleyen hükümdarın karısı bütün zembilleri almış ve adama aşkını açıklamış. Kendisine her istediğini yapmaya hazır olduğunu, yeter ki aşkına cevap vermesini istemiş. Zembil satan adam evli olduğunu, böyle bir günah işlemeyeceğini söyleyerek red cevabı vermiş. Kadın bir sonuç alamayacağını görünce, başka bir çare düşünmüş. Bir gün zembil satanı gizlice takip ederek kaldığı burcu öğrenmiş. Kendisi evde yokken karısına giderek durumu anlatmış ve “sadece bir gece ben senin yerine geçeyim”, sen başka yerde kal, sana ölünceye kadar kocan ve çocuklarına rahat geçinebileceğiniz kadar para veririm” diyerek kadıncağızı kandırmış. Onun elbiselerini giyerek, geceyi beklemiş. Zembil satan, gece evine gelip karısının yatağına girince hal ve tavırlarından koynundaki kadının kendi karısı olmadığını anlamış ve hemen sokağa fırlamış hükümdar karısı peşine düşmüş. Zembil satan, bu kadının elinden başka bir kurtuluş yolu olmadığını anlayınca kendini bugün adını taşıyan burçtan aşağı atarak paramparça olmuş. Ona aşık kadında kendini peşinden atarak ölmüş. O günden bu güne burca Zembilfüroş (zembil satan) Burcu denmektedir.
.
.
Suzan Suzi ve Kırklardağı Efsanesi
Diyarbakır’da Dicle Nehri kenarında, Kırklardağı vardır. Bu Kırklardağı’nın arkasında Kırklar Ziyareti vardır. Çocuğu olmayanlar, buraya gelip dilek dilerler. Bir Süryani zengin ailenin de hiç çocukları olmuyormuş.
Kadın, Kırklar Ziyareti’ne gelip dilek dilemiş, adak adamış. Bir kızı doğmuş. Adını Suzi (Suzan) koymuşlar. Her yıl doğum gününde, annesi onu süsler, giydirir ve Kırklar’a götürerek, bir kurban kestirirmiş.
Suzan böylesine bin nazlarla büyüyüp, güzel bir genç kız olmuş. Müslüman komşularının oğlu Adil’le, birbirlerine aşık olmuşlar. Yine bir doğum yıl dönümünde, annesi Suzi’yi, hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere, Kırklar Ziyareti’ne göndermiş.
Arkalarından habersizce Adil de gelmiş. Hizmetçilerin kurban kesme telaşından yararlanan Suzi, Adil’le beraber, dağın arkasına dolanmışlar ve orada sevişmişler. Kırklar Ziyareti, bu beraberliği bağışlamamış ve ziyaret Suzi’yi çarpmış. Kız On Gözlü Köprü’nün orada, Dicle’de boğularak ölmüş. Suzi’nin ölümünden sonra, Adil de aklını yitirmiş.
Suzan – Suzi Türküsü
Kırklardağı’nın yüzü
Karanlık sardı düzü
Ben öleydim
Suzi-Suzi Ziyaret çarptı bizi
Köprüaltı kapkara
Anne gel beni ara
Saçlarım kumlara batmış
Tarak getir de tara
Köprünün orta gözü
Sular apardı düzü
Ben öleydim
Suzi-Suzi Dicle ayırdı bizi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.