Çok eski zamanların birinde dünyalar güzeli bir kız varmış. Bu kızın sevdası iki gencin yüreğine ateş düşürmüş. Bunlardan birisi bütün iyi huyları üzerinde toplamış. Diğeri de bütün yaşamı boyunca kötüklerle yatmış, kötülüklerle kalkmış.
Kızı bir türlü paylaşamamışlar. Bir gün oturup anlaşmışlar. Bir bataklık kenarında kılıçla dövüşmeye karar vermişler.
- "Ölen ölsün. Aramızdaki didişme bitsin, sağ kalan kızı alsın" demişler.
Dövüşmek için kararlaştırdıkları saat gelip çatmış. Her ikisi de kılıçlarını kuşanmışlar. Nasıl dövüşeceklerini daha konuşurken kötü yürekli delikanlı karşısındakinin boşta bulunduğu an bir hamle yapmış. Kılıcını savururkenden düşman gördüğü rakibini yaralamış. Bu andan sonra kılıçlar şakırdamaya başlamış. Vuruştukça vuruşmuşlar. Sonunda kötü kalpli delikanlıyı iyi yürekli olanı bataklığın içine sürmüş. Bataklığa giren delikanlıyı vura vura bataklığa gömmüş. Kötü kalpli delikanlıyı çamur yutmuş. İyi yürekli delikanlı da hasmını sürerken çamura girmiş, batağa saplanmış. Kan kaybettiğinden onu da çamur yutmaya başlamış. Kılıç tutan elini havaya kaldırmış. Sonunda başı da çamurun içine gömülmüş. Yalnızca yukarıya uzattığı elinin beş parmağı dışarıda kalmış, bataklık çamuru birden bire kurumuş. Bulundukları yerde yükseldikçe yükselmiş, dağ olmuş. Dağın doruğundaki beş parmak da uzaktan bakıldığında bile görünmektedir. Günümüz insanları Beşparmak dağına baktıklarında güzellik sevda ve sevgi için yapılan bu döğüşü anımsamaktadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.