"Tren Geliyor, Gazi Geliyor!"

Mevsim kıştı, hava hatırı sayılacak kadar soğuktu ve pusluydu. Bu elverişsiz havaya karşın halkın sevinci sonsuzdu. Bir aralık istasyonda kalabalık dalgalandı. "Tren Geliyor", "Gazi Geliyor" haykırmaları duyuldu. Alkışlar göğü çınlattı. O an yediden yetmişe herkes Büyük Kurtarıcıyı, "GAZİ BABA"yı görebilmenin sabırsızlığı içerisindeydi. Mustafa Kemal´i getiren tren saat tam 15´de Kırklareli istasyonuna girdi ve durdu. Bu sırada top atışları başladı.
Gazi güleç ve memnun bir çehre ile özel treninden indi. Merasim Birliğini, askeri elbise giyidirilmiş karma askeri bandoyu ve halkı selamladı. Kendilerini karşılayan Kırklareli Milletvekilleri, Vali, Belediye Başkanı ve diğer önde gelen kişilerin bazılarının ellerini sıktı, hatırlarını sordu. Halk ise sevinç içerisinde "YAŞA VAROL BÜYÜK KURTARICI, - HOŞ GELDİN GAZİ BABA" diye bağrıyordu. Kimileri ve özellikle yaşlı Kırklarelililer ağlıyorlardı, "Çok şükür bugünleri de gördük" diyorlardı.
İstasyonda coşkun bir biçimde karşılanan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Yayla´ya çıkan Eski Hükümet Caddesinin iki yanına dizilmiş olan Kırklarelililerin alkışları arasında Vilâyete geldi. Burada da toplanmış kalabalık bir halk vardı. Gazi Paşa´ya büyük sevgi gösterisinde bulundular.
Atatürk İstasyon’dan Vilayet’e, İstasyon yolu – Hasanpaşa Caddesi – Cumhuriyet Caddesi – M.Kemal Bulvarı – Cumhuriyet Meydanı üzerinden Yayla Caddesini geçerek ulaştı. Geçtikleri yol ve cadde boylarına dizilmiş halk toplulukları tarafından çılgınca alkışlandılar. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Vilayete gelirken halkı otomobilinin içinden selamladı.
Yaylaya çıkan caddeler, sokaklar kalabalıktan geçilmiyordu. Genç-ihtiyar herkes Mustafa Kemal Paşa´nın büyüsüne tutulmuştu. O´nu görmüş olanlar ise, mutluluklarını, Gazi Paşa´yı nasıl gördüklerini anlatıyorlardı. "Büyük İnsan"ı görmek merakı sonsuz bir dalga gibi yayılıyordu.
Vilayete geldiklerinde burada Vali Mustafa Arif Bey ve diğer yetkililerin katıldığı önemli bir toplantı yapıldı. Kendilerine Kırklareli´nin sosyal, kültürel ve ekonomik sorunları ve gelişmesi hakkında bilgiler verildi. Ayrıca bir de rapor sunuldu. Kendileri de zaman zaman yetkililere sorunlar yönelttiler. Özellikle eğitim, okuma-yazma, yol, içme suyu, hayvancılık ve çiftçilik konularına değindiler. Cumhuriyetin getirdiği yeni yaşam biçiminden halkın hoşnut olup olmadığını sordular. Güvenlik ve halkın ihtiyaçları üzerine durdular. Verilen bilgilerden, halkın refah ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi çalışmalarından, memleket davalarına gösterilen yakın ilgiden memnun olduklarını ifade ettiler.
"MİLLİ MESAİ" nin daha hızlandırılması ve yaygınlaştırılması gerektiğini söylediler. Bu yıllarda Kırklareli´nde 300 bin liralık Özel idare bütçesinin yarıdan fazlası eğitime, okuma-yazma seferberliğine harcanıyordu. Kırklareli bu alanda büyük ilerleme göstermiş ve bu gelişme Mustafa Kemal´e ön bir bilgi olarak daha önce söylenmişti. Şimdi durumu öğrendiğinde çok sevindi ve çok da keyiflendi. Çalışmaların ve olanakların akla, mantığa ve koşullara uygun olması gerektiğini bildirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Paşa valilik makamından çıktıktan sonra aynı cadde üzerinde bulunan, bugünkü Askeri inzibat Merkezinin yanındaki Süvari Fırkası Karargâhına doğru yürüdü. Aradaki mesafe çok kısaydı 1970´li yıllarda yıkılmış olan bu muhteşem tarihi bina 1950 ve 1960´li yıllarda Askerlik Şubesi olarak kullanılmıştı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal görkemli Süvari Fırkası (Tümeni) Karargâhında az kaldı. Burada Mürsel Paşa´dan (Bakü) askerlerin sorunları hakkında bilgi aldı.
Komutanlara Kırklareli´nin stratejik konumunu anlattı. Balkan Bozgununa değindi. Balkan Bozgunu´na neden olan Kırklareli Muharebeleri´nin askeri eğitim ve öğretim açısından taşıdığı önemi vurguladı. Konuşmalarından tarihe göndermeler yaptı. Bu savaşlarda Vize Muharebeleri´nde yitirdiği yakın arkadaşı Yzb.Fevzi Bey´i andı.
Süvari Fırkası ziyaretinden çıkan Mustafa Kemal buradan otomobille belediyeye gitti. O zamanlar belediye bugünkü Kırklareli Müzesi´nin olduğu bina idi. Bu bina 1893 yılında Belediye Başkanlığı hizmet binası olarak mutasarrıf Neşet Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Herkesin serbestçe konuşmasını istedi. Nitekim Belediye Başkanı Şevket Dingiloğlu´na yönelttiği soru da halkı ve rejimi ilgilendiren soru oldu.
Belediye Başkanına: "Belediye seçimini yaptınız mı? Seçim sonuçları nasıl çıktı? Hangi parti kazandı? "
Mustafa Kemal´in burada söz konusu ettiği bir süre önce yapılmış olan ve Serbest Cumhuriyet Fırkası´nın kapanmasına neden olan Belediye Seçimleriydi. Bu seçimlere Halk Fırkası ile yeni kurulmuş olan Serbest Cumhuriyet Partisi katılmışlardı. Mustafa Kemal bu demokrasi denemesinde halkın seçme yeteneğini saptamak ve sonuçları görmek istemişti. Bu yurt gezisiyle de yeni yapılmış olan yerel seçimlerin Laik Cumhuriyetin ruhuna ve Temel ilkeleri´ne uygun sonuçlar verip vermediğini, aksaklığın nereden ileri geldiğini araştırıyordu.
Mustafa Kemal´in bu sorularına ilk önce Gazeteci Ali Rıza Dursunkaya yanıt verdi: - Seçimlere girdik ve kazandık Paşa Hazretleri. dedi.
Ancak gerçekleri bilen Mustafa Kemal Paşa, Ali Rıza Dursunkaya´mn biraz ürkek, biraz çekingen ifadesinden memnun kalmadı. Çünkü, Kırklareli´nde seçimleri Mustafa Kemal´in Genel Başkanı olduğu Halk Fırkası adayları kaybetmişlerdi. Kazanılmış gibi gösterilen sonuçlar tartışmalıydı. Bu yalnız Kırklarli´nde değil, başka yerlerde de böyleydi. Türkiye´nin 502 Seçim Bölgesi´nde yapılan bu seçimde Trakya´da Keşan, Kırklareli´nde Pınarhisar, Üsküp, Vize daha başka yerlerde seçimleri Fethi Okyar´ın partisi olan Serbest Cumhuriyet Partisi adayları kazanmışlardı. Bu seçimde en büyük demokratik muhalefet Kırklareli bazında görülmüştü. Ve bu sonuç Mustafa Kemal´in dikkatini çekmişti. Tek dereceli yapılan ve ilk kez kadınların da oy kullandıkları bu seçimle ilgili Büyük Kurtarıcı´nın aradığı genç Cumhuriyetle ilgili yaşamsal bir önem taşıyordu.
"Pekâlâ" dedi. "Söyle bakalım, kaç oy farkıyla kazandınız?"
"Seksen küsur bir oy farkıyla seçimi aldık efendim."
Oysa ortalıkta bir takım söylentiler vardı. Kırklareli merkezinde de seçim yitirilmişti. Sandıktaki oyların tersine çevrildiği ileri sürülüyordu. Bu durum daha önceden Mustafa Kemal´i memnun etmedi ve hatta biraz da sinirlendirdi. Birden gür kaşları çatıldı. Her zaman güzel ellerine yakışan ve üzerinde G.M.K. harfleri bulunan özel sigarasını daha çok içmeye başladı.
Karşısında oturanlara, ayakta duranlara derin ve sert bakışlarıyla: "Böyle de olsa bu iyi bir sonuç sayılmaz. Demek ki Cumhuriyetin aldığı mesafeyi, yaptığımız yenilikleri halka iyi anlatamamışsınız. Çalışmamışsınız. Bundan memnun olmadım. Cumhuriyetin getirdiklerini yurttaşlarımıza anlatsaydınız, hizmetleri onların anlayabileceği biçimde söyleseydiniz sonuç böyle olmazdı. Halk oyunu verirdi. Özellikle her dönemde düşmanın kahrını çekmiş olan Kırklareli halkı oyunu verirdi. Çeşitli Balkan ülkelerinden göçmen gelmiş bu insanlar, bu olumsuzluğun içine girmezlerdi. Kendilerini buralara getirmeye vesile olanlara tavır almazlardı. Ben, bu halkın kimden ve neden yana olduğunu çok iyi bilirim."
Mustafa Kemal çok sevdiği halkın sorunlarına sözü getirdiğinde bir başka tonda ve mizaçta konuşuyordu. O, Türk halkının akli ve mantiki olan şeyleri reddetmeyeceğini bilir, buna inanırdı. Nitekim Ali Rıza Dursunkaya‘nın söylediklerini de kabul etmedi. "ÇOK ÇALIŞIN. HALKA DOĞRUYU ANLATIN." demekle yetindi.
Mustafa Kemal Dibek Kahvesi´ni içeli epey zaman olmuştu. Belde temsilcileriyle konuşmalar konudan konuya geçiyordu. Bu sırada Belediye Zabıta memuru Süleyman Önen bu kez Mustafa Kemal´e padişah tarafından madalye ile ödüllendirilmiş Kırklarelili Sirkeci Hüseyin Ağa´nın meşhur hardaliyesinden ikram etti. Bu ikram yapılırken Gazeteci Ali Rıza Dusunkaya şöyle dedi: "Paşa Hazretleri, Hardaliye Kırklareli´ne özgü bir meşrubattır. Üzümden yapılır. Güzel bir tadı ve kokusu vardır. Bağ Bozumu Şenlikleri´nden sonra hardaliye yapımı başlar. Bunu hemen hemen herkes yapar."
Büyük Kurtarıcı´ya tarihte İstanbul´un Laleli ve Aksaray semtlerinde KIRKLARELİ HARDALİYESİ satan özel meşrubat dükkânları bulunduğu anlatıldı. Mustafa Kemal, Kırklareli Hardaliyesini çok beğendi. O akşam özel trene de hardaliye götürüldü. Yanındakilere "HARDALİYE MİLLİ MEŞRUBAT HALİNE GETİRİLSİN." buyruğunu verdi. Bunun Kırklareli´nin tarihi bağcılığının gelişmesinde önemli rol oynayacağını söyledi.
Mustafa Kemal Paşa kendisine ikram edilen hardaliyeyi yudumlarken gözü, karşısında oturan şayak elbiseli Karacaibrahim Mahallesi Muhtarı Abdullah Altınelli´ye takıldı. Parmağı ile işaret ederek, yanına çağırdı. Salondakiler şaşırmışlardı. Abdullah Altınelli de korkmuştu. Ürkek adımlarla Gazi Paşa´nın yanma yaklaştı. Mustafa Kemal Abdullah Altınelli´ye dikkatle baktı. Üzerindeki elbisenin kumaşını eliyle yokladı;
-Bu ne güzel kumaş böyle? Çok beğendim. Nereden aldın bakayım bu kumaşı? Varsa bana da bir elbiselik temin edilsin. Parasını hemen ödesinler. Şayet yoksa Ankara´ya gönderirsiniz..
Abdullah Altınelli önce bir afalladı. Kızarıp bozardı, yutkundu. Ne diyeceğini şaşırdı.
-Be çocuk dedi, sana bu elbisenin kumaşını nereden aldığını sordum. Söylesene."
- Karım dokudu Paşa Hazretleri. Bu kumaşı koyunlarımızın yönünden yapıyoruz. Buna "ŞAYAK" diyoruz. Çok sıcak tutar. Yaz ve kış giyeriz. Koyun yünlerini tezgâhlarımızda dokuyarak yapıyoruz. Dokuma tezgâhları çok kişide vardır. Emir buyurduğunuz gibi size de göndeririz. Bizim Paşa Hazretlerine hediyemiz olur.
Mustafa Kemal, Abdullah Altınelli´nin bu açıklamalarından son derece memnun kaldı. Önemli bir konu gündeme gelmişti. Yüzünün çizgileri değişti. Gözleri bir başka ışıdı. Canlılık kazandı. Özlemini çektiği şayak elbiseliğini bulduğu için ayrıca sevindi.
- İşte arkadaşlar dedi. Yeni Devir, Yeni Hayat, Ulusal Kalkınma böyle olacak, Her şeyi kendimiz yapacağız. Üreteceğiz, işleyeceğiz, satacağız. Memleketimizi böyle kalkındaracağız. Halkın ihtiyacını kendi kaynakları-mızdan karşılayacağız. Bunu ulusal politikamız yapacağız. Bu yoldan ülke-mizi çabuk kalkındıracağız. Bunu yapmaya, çok çalışmaya ihtiyacımız var.
Bu sırada Belediye Meclis Üyesi fabrikatör Şükrü Perese´nin Gazi´den söz istediği görüldü. Mustafa Kemal kalkan parmağı derhal fark etti ve Şükrü Perese´ye:
-Söyle bakalım.
-Paşam dedi, Şükrü Perese. Koyunlarımız çok olduğu için çok da bol yapağı alıyoruz. Trakya´da çok miktarda yapak elde ediliyor. Fakat para etmiyor. Şayak Aba dokuma fabrikalarımız yok. Bunları değerlendirmede zorluk çekiyoruz. Herkese yetecek kadar şayak kumaşı yapamıyoruz. Bir şayak dokuma fabrikasına şiddetle ihtiyacımız var. Bu fabrikayı devlet yaparsa iyi olur."
Mustafa Kemal Paşa bu açık ve doğru konuşmadan son derece memnun kaldığını söyledi. Halkın bu tür yapıcı fikir, görüş bildirmesinden, önerilerde bulunmasından memleketin yarar sağlayacağını bildirdi. Şükrü Perese´nin söylediklerinin olumlu karşılandığını belli etmek için de başını salladı, "Doğru söylüyorlar" dedi.
-İncelensin, araştırılsın, ihtiyaç varsa yapılsın. Bu bir hesap meselesidir. Ancak söylenen fikirler, ileri sürülen görüşler ve istekler halkın Cumhuriyetten bekledikleridir. Devlet bunu, buna benzer şeyleri yapacaktır. Yeni devlet anlayışımız budur. Devlet ekonomik kalkınmaya, halk ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet edecektir. Merak etmeyin, zamanla her şey olacaktır. Siz yeni idareden memnun kalacaksınız.
Konuşmasına devam eden Mustafa Kemal daha sonra şunları dedi:
" - Arkadaşlar, çağdaş ve ileri bir toplum olmak zorundayız. Ülkemizi geri bıraktıran ne varsa hepsini değiştireceğiz, ortadan kaldıracağız. Onların yerine daha iyisini, daha yararlısını, daha güzelini koyacağız. Cumhuriyet yeni ve ileri fikirlerle beslenecektir. Devletimiz ileri bir devlet olacaktır."
Mustafa Kemal Atatürk Halk Fırkası Merkezine geçti.
Gazi Mustafa Kemal, Halk Fırkası binasında uzun süre kaldı. Halk önderleriyle, her sınıftan halk temsilcileriyle hasbihalde (söyleşide) bulundu. Halkın kendi dertleri, kendi sorunları ve ülkenin ekonomik, kültürel ve diğer ana davalar üzerine konuştu. Onlara sorular yöneltti. Yakınmalarını dinledi. Yakınma nedenlerini araştırdı. Bu toplantılarda herkes düşündüğünü serbestçe ifade ediyordu ve Mustafa Kemal´de bundan son derece memnun oluyordu.
Mustafa Kemal, akşamın geç saatlerine kadar Halk Fırkası Merkez binasında halkla, halk önderleri, fırka temsilcileriyle görüşmekten, onların açık soru ve itiraflarından çok memnun kaldı.
Israrla, başka soruları olup olmadığını sordu. Atatürk´ün bir günlük yaşamını bilenler ve düşünenler şu gerçeği bir kez daha görüp saptadılar ki, "Atatürk´de bitmez tükenmez bir enerji, çalışma şevki, halkla beraber olma isteği" vardır. Burada da hiçbir yorgunluk alameti göstermedi. Anlaşılır ve düzgün ifadeleri, deniz mavisi gözleri, derine bakan keskin bakışları, minikleri, jestleri ve tabii o büyük karizması ile halkı büyülemişti. Tüm dertlere, yakınmalara rağmen halk Mustafa Kemal´e güveniyordu, O´nu her şeyde ve alanda bir KURTARICI görüyordu.
Otomobiline binerek, geceyi özel treninde geçirmek üzere İstasyona hareket etti. Oysa Gazi için günler öncesinden Kırklareli´nin en güzel evlerinden biri özel olarak hazırlanmıştı. Fakat kendileri nedense trende kalmayı tercih ettiler. Bu sebeple halk istasyon dolayında toplandı. Burada da kendilerine tezahürat yapıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.