Çanakkale’nin nişancı kadınları


Çanakkale ile ilgili yabancı kaynaklar, askerlerin mektupları ve anılarından, keskin nişancı kadın savaşçıların varlığından bahsediyor.Bizim kaynaklarımız ise Nezahat Onbaşı gibi, savaşta önemli yararlılıklar göstermiş ve sonra Meclis tarafından rütbeye layık görülmüş kadınların bulunduğuna işaret ediyor.




Çanakkale Savaşı ile birlikte İnönü muhabereleri ve Kurtuluş Savaşı’na iştirak eden Mücahide Hatice Hanım, Kosova’dan gelerek savaşa katılan ve şehit düşen Zeynep Mido Çavuş, Çanakkale’den İstanbul’a yaralı taşıyan Reşit Paşa Vapuru’nun baş hemşiresi Safiye Hüseyin Elbi, Türk yaralıları tedavi ederken yaşanan bombardımanla can veren Alman hemşire Erica, Çanakkale’nin kadın kahramanları arasında yer alıyor.Savaşı takip eden 50 gazeteci arasındaki tek kadın Bulgar kökenli Wanda Zembrzuska’yı da unutmayalım!

Onlar savaşın çeşitli dönemlerinde yer alarak kendi mücadelelerini verdiler.
18 Mart tarihi, Türkiye için tarihî bir zaferdir. Çanakkale’de tarihçilerin tabiriyle ‘7 düvele karşı savaşan’ Türk ordusu, dönemin şartlarında, yokluk ve yoksulluk içinde büyük bir direniş göstermiş, sonuçta da büyük bir zafer kazanmıştır. Bu zaferin kahramanları ve hikâyeleri kuşaktan kuşağa aktarılır.

İşte bu tabloda, Seyit Onbaşı, Ezineli Yahya Çavuş gibi isimlerin yanında, onlar kadar ön planda ve sayıca fazla olmasa da kadın kahramanlar bulunuyor. Kendisine daha sonra TBMM tarafından ‘Onbaşı’ unvanı verilen Nezahat Onbaşı, Çanakkale’den sonra Türkiye’yi cephe cephe dolaşan Hatice Hanım, Kosova’dan gelerek savaşa katılan Zeynep Mido Çavuş, Çanakkale’den İstanbul’a yaralıları taşımak için hastaneye dönüştürülen Reşit Paşa Vapuru’nun başhemşiresi Safiye Hüseyin Elbi, bu isimler arasında bulunuyor.

Askerlik çağındaki tüm erkeklerin savaşa çağrıldığı bu dönemde, cephe gerisindeki fedakârlık ise genelde kadınlara düşer. Ancak cephe gerisindeki fedakârlıklarla yetinmeyen bazı kadınların, bizzat cepheye giderek savaşta yer aldıkları biliniyor. Hilali Ahmer (Kızılay) Hanımlar Merkezi’nin teşviki ve ilanları ile dernek merkezine giderek cephe gerisi hizmeti sunan kadınlar, bununla da sınırlı kalmıyor.

Bir kısmı cephede, sıcak çatışmaların yaşandığı ortamlarda sağlık hizmetlerini sunuyor, bir kısmı da omuz omuza savaşmayı tercih ediyor. Hatta, ‘keskin nişancı’ olarak cephenin en ön safında yer alıyorlar. Ancak, bu yöndeki bilgilere Türk arşivlerinde değil, yabancı kaynaklarda rastlanıyor.

Örneğin, Avusturyalı piyade er J.C.Davies, annesine yazdığı mektupta, keskin nişancı bir Türk kızının karşı taraftan pek çok askeri vurduğunu, gün batmadan kendisinin de bir Avusturyalı tarafından vurulduğunu söylüyor. 19-21 yaşındaki genç kızın bedeninden, ölü olarak ele geçirildiğinde 51 kurşun çıkmış.




Çanakkale Savaşı’nda gerek keskin nişancı olarak ön saflarda gerekse diğerleriyle birlikte omuz omuza çarpışan kadınların yer aldığı halde bu isimlerin neden kayıtlara geçmediğini tarihçiler o günkü toplum yapısına bağlıyor. Çünkü, dönemin koşullarında kadınlar çok fazla ön planda değildi. Hatta, Anafartalar’dan başlayarak Kurtuluş Savaşı’na kadar pek çok cephede boy gösteren Mücahide Hatice Hanım’ın ismini ‘Ahmet’ olarak duyurması da bunu açıklıyor.

Nezahat Onbaşı
Ne çeyiz ne de madalya sahibi oldu





Annesi vefat ettiği için babası Albay Hafız Halit Bey ile birlikte cepheden cepheye koşan Nezahat Onbaşı’nın serüveni, çocukluk yıllarında başlıyor. 8 yaşında cephelerle tanışan Nezahat’in rütbesini aldığı savaş, Gediz Cephesi’ndeki bir çatışmadır. Babası Halit Bey’in kumandasındaki 70. alay zor anlar yaşamaktadır. Aralarından cepheden kaçmayı düşünenler bile olur. Atıyla 600 kişilik alayın önünü kesen Nezahat, “Ben babamın yanında ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?” diyerek kalmalarını ve savaşın kazanılmasını sağlar.Bu nedenle onbaşı rütbesini alan Nezahat, Meclis’in kendisine öngördüğü çeyiz ya da madalyayı ise ömrü boyunca göremez. Çünkü unutulup gitmiştir.

Mücahide Hatice Hanım
Türkiye’yi cephe cephe dolaştı


Anafartalar’da 56. fırkada mücadele eden Hatice Hanım’ı herkes erkek zannediyordu. Çünkü, tanınmamak ve savaş dışında kalmamak için erkek ismi kullanarak, kendisinin Ahmet ismiyle çağrılmasını istemişti. Anafartalar’dan sonra diğer muharebelere de katılan Hatice Hanım, İzmir’de Yunanlılara esir düşer. Buradan Manisa’ya kaçan ve Bandırma üzerinden İstanbul’a geçen kadın asker, buradan sonra da İnönü Muharebeleri’ne katılır. Kurtuluş Savaşı boyunca pek çok cephede boy gösteren Hatice Hanım, Kütahya cephesinde, Çay ve Dumanlı Pınar muharebelerinde de bulunmuştur.

Zeynep Mido Çavuş
Kosova’nın gönüllü kahramanı


Osmanlı’nın verdiği savaşta sadece Türkiye sınırları içindeki kadınlar rol almadı. Bunun dışında da eski Osmanlı topraklarından gelerek savaşa katılan kadınlar olmuştu. Kosova’dan gelerek gönüllü olarak Çanakkale savaşında bulunan Zeynep Mido Çavuş, bunlardan biridir. Ailesi Kosova’da bulunan ve savaşa katılmak üzere tek başına gelen Zeynep Çavuş’un şehit düştüğü ve İzmit’te heykelinin olduğu iddia ediliyor.

Safiye Hüseyin Elbi
Reşit Paşa Vapuru’nun yardım meleği





İngiltere’de deniz ataşeliği yapan Ahmet Paşa’nın kızı olan Safiye Hüseyin Elbi, Avrupa’da eğitim almış ilk hemşirelerdendir. Çanakkale Savaşı’nda gönüllü hemşirelik yapan Elbi, hastane gemisine dönüştürülen vapurlardan biri olan Reşit Paşa Vapuru’nda görev alır. Burada yaşananları, “Reşit Paşa’ya bindik. Çanakkale’ye geldik, Akbaş mevkiinde demirledik. Hastaları, yaralıları toplamaya başladık. Ne yaralılar, ne yaralılar. Şu parmakları görüyor musunuz? Ben bu parmaklarımla kaç delikanlının gözlerini bir daha açılmamak üzere kapattım.” sözleriyle aktaran Elbi, Balkan savaşlarında da bulunmuştur.

Hemşire Erica
Hem dikti hem de yaraları sardı


Doktor Ragıp Bey’in eşi olan Alman asıllı hemşire Erica’nın, savaşın en şiddetli anında köylü kadınlar arasında birliktelik sağlayarak orduya destek olduğu belirtiliyor. Orduya kıyafet, yorgan, yastık, çadır dikiminde rol alan hemşire Erica, köydeki kadınlardan sağladığı dikiş makinesiyle kendisi de pek çok şey dikmiş. Türk yaralıları tedavi ederken de, hastane ve hasta bakım yerlerini bombalayan düşmanın top mermisiyle can vermiş. Çanakkale’de Yalova köyü mezarlığında bulunuyor.




Wanda Zembrzuska
Savaşın tek kadın gazetecisi




Çanakkale Savaşı’nda görev yapan tek kadın gazeteci olduğu belirtiliyor. 18 Mart sonrasında savaşın uzaması ile bu cepheye 50’yi aşkın gazeteci gönderilir. Bunlar arasında göreve başlayan Wanda Zembrzuska, Bulgaristan’ın Otro Gazetesi adına savaşı takip eder. 24 yaşında olan gazeteci, ilk haberini 2 Eylül 1915’te gazetesine ulaştırmış. Bulgar gazeteci, Alman Paşa Liman Von Sanders ile yaptığı görüşmede ise Sanders’in kendisine, “Cephede tek kadın muhabir olarak görev yapmaktan korkmuyor musunuz?” sorusunu yönelttiğini aktarıyor.


Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.