| Kul himmet’in kendisidir. Ustası Pir Sultan’ı anmak için söylediği şiirlerinde Kul Himmet Üstadım mahlasını kullanır. [81]
Bir Dost Bulamadım
Seyyah oldum şu alemi gezerim Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kendi efkarımla okur yazarım Bir dost bulamadım gün akşam oldu Bilmem amelimden yoksa özümden Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden İki elim kalkmaz oldu dizimden Bir dost bulamadım gün akşam oldu Bozuk şu dünyanın düzeni bozuk Tükendi daneler kalmadı azık Yazıktır şu geçen ömrüme yazık Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kul Himmet Üstadım ummana daldım Gelenden geçenden haberin aldım Mecnun oldum şallar geydim dolandım Bir dost bulamadım gün akşam oldu (Farklı son iki dörtlük) İki elim kalkmaz oldu dizimden Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden Kusurumu gördüm kendi özümden Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kul Himmet Üstadım ummana dalam Gidenler gelmedi bir haber alam Abdal oldum şallar giydim bir zaman Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kul Himmet Üstadım Bazı kaynaklarda Pir Sultan mahlaslı olarak da geçen deyiş son iki dörtlüğü farklı olarak da söylenmektedir. Erzincan yöre ve Nurettin Dadaloğlu kaynaklıdır.
Altının Kadrini Sarrafı Bilir
Altının kadrini sarrafı bilir Açılmaz dükkanlar pazar mı ola Salını salını sevdiğim dilber İrakipler hile sezer mi ola Seyreyledim yanağının alını Ememedim leblerinin balını Ayağına giymiş sırça nalını Sevdiğim salınıp gezer mi ola Yüce yüce yerlerine çıkınca Ak ellere al kınalar yakınca Sevdiğimin dal boynuna bakınca Aşığın bağrını ezer mi ola Yüce yüce yaylaları yaylasam Her güzelin bir ismini söylesem Yalvarıp yakarıp gönlüm eylesem Göğsünün bendini çözer mi ola Kul Himmet Üstadım kendi halinde Bir güzel sevmişim halkın dilinde Katipler oturmuş kalem elinde Sevdiğim ismini yazar mı ola Kul Himmet Üstadım
Bugün Bize Pir Geldi 3
Pir bugün bize geldi Gülleri tazeledi Kamberin önü sıra Ali Mürteza geldi La ilahe illallah Hak lailahe illallah Ali Mürteza mahım Yüzüdür kıblegahım Miraçtaki Muhammed Alemde padişahım La ilahe illallah Hak lailahe illallah Padişahım yaradan Okur aktan karadan Ben pirden ayrı düştüm Yüz yıl geçti aradan La ilahe illallah Hak lailahe illallah Aramı uzattılar Yarama tuz attılar Bir kul geldi Fazlı`ya Bedestanda sattılar Sattılar bedestanda Ses verir gülistanda Muhammed`in hatemi Bergüzar bir aslanda Aslanda bergüzarım Pir hayalin gözlerim Hep hasretler kavuştu Ben hala intizarım İntizarım çekerim Lebleri bal şekerim Ben pirden ayrı düştüm Gözyaşımı dökerim Keşiş kurban eyledi Kafirler kan eyledi Gökten indi melekler Yerde figan eyledi Figan eder melekler Kabul olsun dilekler Yezit bir dert eyledi O dert beni helaklar Yezit bir dert eyledi Melekler vird eyledi Pirim bir şehir yaptı Kapısın dört eyledi Dört eyledi kapusun Lal-ü gevher yapısın Yezit şehit eyledi İmamların hepisin Hasan`a ağu verdiler Hüseyin`e nice kıydılar Zeynel ile Bakır`ı Bir zindana koydular Zindan da bir ezadır Cafer yollar gözedir Caferin de bir oğlu Kazım Musa Rıza`dır Taki Naki ağlarım Gözyaşımla çağlarım Şah Askeri Mehdi`yi On ikiye bağlarım On ikidir katarım Türlü meta satarım Yüküm Lal-ü gevherdir Müşteriye satarım Satarım müşteriye Kervan kalkıp yürüye Cebraili huş eyledi Cennetteki huriye Cebrail huş eyledi Hatırın hoş eyledi Kanat verdi kuluna Havada kuş eyledi Kuş eyledi havada Gezer dağda ovada El kaldırmış melekler Saf saf durur duada Kul Himmet Üstadım Kaynakta sözler Kul Himmet Üstadım adına kayıtlı olmasına rağmen, repertuvarda son dörtlükte Hatai tapşırması var. Kul Himmet Üstadım`da bu sözler 26 dörtlüktür.
Böyle Ayrılığı Gören Var M`Ola
Başına gelmişe bir yol danışam Böyle ayrılığı gören var m`ola Bir dertli bulam da derdim bölüşem Böyle ayrılığı gören var m`ola Aşıklar kalemi böyle yazıldı Ciğerciğim bölük bölük ezildi Sinem şerha şerha oldu üzüldü Böyle ayrılığı gören var m`ola Aşıklar bağrımı yaralı kodu İrakipler her yerde hasmınım dedi Ferhat`ı Şirin`den ayıran cadı Böyle ayrılığı gören var m`ola Hak Muhammet Ali bilir halimden Bülbül vaz gelir mi gonca gülünden Ayrılığı zor demişler ölümden Böyle ayrılığı gören var m`ola Kul Himmet Üstadım haller nic`oldu Ah ettim irakip belasın buldu Sevdiğim dağların ardında kaldı Böyle ayrılığı gören var m`ola Kul Himmet Üstadım
Dün Gece Seyrim İçinde 2
Dün gece seyrim içinde Ben Dedem Ali`yi gördüm Eğildim niyaz deminde Ben Dedem Ali`yi gördüm Kızıl güller deste deste Bergüzar yolladım dosta Üç ulu mihmandan üste Ben Dedem Ali`yi gördüm Aslanlar gizli meşede Üç çerağ yanar şişede Yedi iklim dört köşede Ben Dedem Ali`yi gördüm Cennet kapısında duran Kilidin mührü Kur`an Yezide kılıcı vuran Ben Dedem Ali`yi gördüm Kul Himmet Üstadım düşkün Yüce dağlar coşkun coşkun Cümle memleketlerden üstün Ben Dedem Ali`yi gördüm Kul Himmet Üstadım Kul Himmet sözleriyle benzer ancak birkaç küçük değişiklik vardır. (Hasan Yalıncaklı, Kul Himmet Üstadım, Hayatı, Şiirleri ve Menkibeleri. Ankara, s.83) Cahit Öztelli, Bektaşi Gülleri adlı kitabında aynı sözleri Kul Himmet`e ait olarak göstermiştir.
Gafil Gezme Şaşkın
Gafil gezme şaşkın birgün ölürsün Dünya kadar malın olsa ne fayda Söyleyen dillerin söylemez olur Bülbül gibi dilin olsa ne fayda Sen söylersin söz içinde sözün var Çalarsın çırparsın oğlun kızın var Bu dünyada üç beş arşın bezin var Tüm bedesten senin olsa ne fayda Söylersin de sen sözünden şaşmazsın Haramını helalini seçmezsin Tükenir kepeğin su da içmezsin Akan çaylar senin olsa ne fayda Kul Himmet Üstadım gelse otursa Hakkın kelamını dile getirse Dünya benim deyi zapta geçirse Karun kadar malın olsa ne fayda Kul Himmet Üstadım Gaziantep yöresinden Aşık Hasan Hüseyin kaynak alınarak yayınlanmaktadır. Gafil Kaldır Kalbindeki Gümanı 2 Gafil kaldır gönlündeki gümeni Bu mülkün sahibi Ali değil mi İrşat etti on sekiz bin alemi Rızkını da veren Ali değil mi Gelin vazgeçelim biz bu gümandan Sakın çıkmayalım dinden imandan Şefaat umarız on iki imamdan Onların atası Ali değil mi Kul Himmet Üstadım ben bir biçare Acep bulunmaz mı derdime çare Günahlıyım nasıl varam divane Divanda oturan Ali değil mi (Ek) Var etti milcanı o etti düşman Ali`ye kast`etti sonra oldu pişman Hangi kitapta var şol Ömer Osman Kur`anda okunan Ali değil mi Bin bir ismi vardır bir ismi Hızır Her nerde çağırsan orada Hızır Alim padişahtır Salman da vezir Bu fermanı yazan Ali değil mi Kul Himmet Üstadım Tamamı beş dörtlük olan Kul Himmet Üstadım adına kayıtlı sözlerin ek olan ikisi repertuara geçmemiştir.
Gafil Kalma Şaşkın
Gafil kalma şaşkın bir gün ölürsün Dünya dolu malın olsa ne fayda Ettiğin işlere pişman olursun Pişmancalık ele geçmez ne fayda Bir gün seni götürürler evinden Hak-kın kelamını kesme dilinden Kurtulmazsın Azrail`in elinden Türlü türlü yolun olsa ne fayda Söylersin de sen sözünden şaşmazsın Helalini haramından seçmezsin Kesilir kısmetin suda içmezsin Akan çaylar senin olsa ne fayda Sen söylersin söz içinde sözüm var Çalarsın çırparsın oğlun kızın var Hiç demezsin üç beş arşın bezim var Bedestanlar senin olsa ne fayda Kul Himmet Üstadım çöksem otursam Türlü varlığımı ele götürsem Dünya benim diye zapta geçirsem Bütün dünya senin olsa ne fayda Kul Himmet Üstadım
Gel Seninle Bir Kararda 2
Gel seninle bir ahd`aman edelim Hal evinde har olalım sevdiğim Bağlanalım bir ikrara duralım Yaradan`a kul olalım sevdiğim Doyamadım bu dünyanın tadına Aşık oldum Muhammet`in adına Kerem Dedem gibi aşkın oduna Yana yana kül olalım sevdiğim Dost cemalin yüzün gören hac`oldu Kabeyi tavaf eylemek nic`oldu Sevip sevip ayrılması güç oldu Mahşerecek bir olalım sevdiğim Gel seninle bir salaha çıkalım Enginlerden uğrun uğrun bakalım Garip bülbül gibi kanat kalkalım İntizarda bir olalım sevdiğim Kul Himmet Üstadım nedir çareler Göz göz oldu sızılıyor yareler İkimizi bir kefene saralar Bir kabirde sır olalım sevdiğim Kul Himmet Üstadım TRT Repertuvarında kayıtlı olan Gel Seninle Bir Kararda Duralım adlı türkünün asıl biçimidir.
Seyyah Olup Şu Alemi Gezerim
Seyyah olup şu alemi gezerim Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kendi efkarımla (yar yar) okur yazarım Bir dost bulamadım gün akşam oldu Bilmem amelimden yoksa özümden Ah ettikçe kan yaş gelir gözümden İki elim kalkmaz (yar yar) oldu dizimden Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kul Himmet Üstadım ummana daldım Gelenden geçenden haberin aldım Mecnun oldum şallar giyip dolandım Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kul Himmet Üstadım Erzincan Nurettin Dadaloğlu tarafından derlenmiştir
...........................
NEFESGül bittiği yeri bilirim dersin,Bilir misin benlik şeytana düştü.Cevahir madenin bulurum dersin,Cevahir bulanlar ummana düştü.Ben Ali’yi gördüm mahbus çağında,Selman’ın çeyninde yolun sağında,Cennetten ileri Firdevs bağında,Bülbül feryad eder gülşene düştü.Selman’ın çiğninde bir oğlan geldi,Destur-u Şah dedi elini aldı,Muhammed terini gül ile sildi,Ol zaman kokusu insana düştü.Muhammed’i gören gözler ağladı,Sil sel oldu Didem yaşı çağladı,Cebrail Habib’in belin bağladı,Kırkların önünde engine düştü.Kırklar gelip bir çiçekten aldılar,Kokladılar yüzlerine sürdüler,Her desteden bir güzele verdiler,Gül Muhammed’e Nergiz Selman’a düştü.Cennet kapısını Kırklar açtılar,Tohumunu yeryüzüne saçtılar,Selman bir üzüm getirdi içtiler,Köre mescit bize meyhane düştü.Kul Himmet Üstadım dilek diledi,Feryat etti şu alemi eledi,Arafat dağında bir koç meledi,İsmail önünde kurbana düştü. [50] |
KUL HÜSEYİN (HÜSEYNİ)
1500-1600 Rumeli
Pir Sultan’ın yetiştirdiği iki şairden biridir. Diğeri Kul Himmet’tir. Kul Hüseyin de Kul Himmet’in mürididir.
Devredip gezersin darı fenayı,
Bağdat diyarına vardın mı turnam.
Medine şehrinde Fatma Anayı,
Makamı andadır gördün mü turnam.
Biz de beli dedik bizden uluya,
İman aldık ikrar verdik Veli’ye,
Necef deryasında İmam Ali’ye,
Bu deryaya yüzler sürdün mü turnam.
Medayın şehrinde Selman’a varıp,
Bağdat’ta Kazım’ın kabrini görüp,
Baş eğip hem eşiğine yüz sürüp,
İkrara bend olup durdun mu turnam.
Hür şehid de Kerbelada çürümez,
Haktan izin yoktur kalkıp yürümez,
İmam Hüseyin’in kanı kurumaz,
Şehidler serdarın gördün mü turnam.
Hazreti Eyüp’üm nikabın kaldır,
Tende iki kurt var neye maildir,
Birin ipek sarar, birisin baldır,
Bunları sırrına erdin mi turnam.
Behlül evcik yapar idi zeminde,
Makamını gördü uçmak evinde,
Tılsımı da erenlerin ceminde,
Kırkların darına durdun mu turnam.
Veyselkaran geze idi Yemende,
Serin verdi on iki imam yolunda,
İmam Mehdi hangi vakti zamanda,
Nasıl zuhur eder sordun mu turnam.
KUL HÜSEYİN der ki Hakka varalım,
Varıp dergahına yüzler sürelim,
Can baş feda edip şahı görelim,
Sen de o sultanı gördün mü turnam.
.......................
Hey şahin bakışlım, bülbül avazlım,
Bir eli kadehlim, bir eli sazlım,
İşte ben gidiyom, kal ahı gözlüm,
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
Yolda harami çok, engel arada,
Unutma sevdiğim, demde sırada,
Kalıp gider amma, gönül burada,
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
Ta ezeli ezel, seven sevende,
Şu iki cihanda, kevnü mekanda,
Mizan başlarında, ulu divanda,
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
Çekilsin gülbenkler sürülsün devran,
Görülsün kayıtlar, açılsın meydan,
Yolumuzu açsın, ulu yaradan,
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
HÜSEYİN’im eder gül benzim soluk,
Serimize yazılmıştır ayrılık,
Vallahi sevdiğim gönüller birlik,
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
..................
ADEMOĞLU DÜNYAYA GELİNCE
Adem oğlu dünyaya gelince
Taze açılmış fidana benzer
Bir yaşına kadem basınca
Bülbül gibi şakır gülşene benzer
İki yaşında kalkar oturur
Üç yaşında açuk manalar getürür
Dört yaşında hamaylisin götürür
Beş yaşında bağ u bostana benzer
Altısında fehmeder düşünü
Yedisinde düşürür dişini
Sekizinde fehmeder işini
Dokuzunda mah-ı tabana benzer
On yaşında taze güldür kokulur
On birinde gül gibi açılur
On'ikisinde boy gösterür seçilür
On üçünde selvi revana benzer
On dördünde mahbubluğu çağıdır
On beşinde gören aklın dağıdır
On altısında sanki cennet bağıdır
On yedisinde kaşlar kemana benzer
On sekizinde fehmeder arını
On dokuzda gözedür şikarını
Yirmisinde kimse bilmez sırrını
Talimin almış şahana benzer
Yirmi beşinde bir hoşça görünür
Otuzunda akan sular durulur
Otuz beşinde meclislerde anılur
Yarana karışmış irfana benzer
Kırk yaşında gazel gibi bağlarda
Kırk beşinde günahların ağlarda
Ellisinde Suphana bel bağlar da
Yüklemiş yükünü kervana benzer
Elli beşinde ettikleri düş olur
Altmışında pirlik gelür kış olur
Altmış beşinde gözleri yaş olur
Dağ başına çıkmış güneşe benzer
Yetmişinde ağrı iner dizine
Yetmiş beşde duman çöker gözüne
Sekseninde kimse bakmaz yüzüne
Baykuş oturmuş virane benzer
Seksen beşinde beli bükülünce
Doksanın defterin dürülünce
Doksan beşinde ömrün serilince
Bir günde savrulmuş harmana benzer
Kul Hüseyin yüz yaşına varınca
Hakile hak olup yeksana benzer
Taze açılmış fidana benzer
Bir yaşına kadem basınca
Bülbül gibi şakır gülşene benzer
İki yaşında kalkar oturur
Üç yaşında açuk manalar getürür
Dört yaşında hamaylisin götürür
Beş yaşında bağ u bostana benzer
Altısında fehmeder düşünü
Yedisinde düşürür dişini
Sekizinde fehmeder işini
Dokuzunda mah-ı tabana benzer
On yaşında taze güldür kokulur
On birinde gül gibi açılur
On'ikisinde boy gösterür seçilür
On üçünde selvi revana benzer
On dördünde mahbubluğu çağıdır
On beşinde gören aklın dağıdır
On altısında sanki cennet bağıdır
On yedisinde kaşlar kemana benzer
On sekizinde fehmeder arını
On dokuzda gözedür şikarını
Yirmisinde kimse bilmez sırrını
Talimin almış şahana benzer
Yirmi beşinde bir hoşça görünür
Otuzunda akan sular durulur
Otuz beşinde meclislerde anılur
Yarana karışmış irfana benzer
Kırk yaşında gazel gibi bağlarda
Kırk beşinde günahların ağlarda
Ellisinde Suphana bel bağlar da
Yüklemiş yükünü kervana benzer
Elli beşinde ettikleri düş olur
Altmışında pirlik gelür kış olur
Altmış beşinde gözleri yaş olur
Dağ başına çıkmış güneşe benzer
Yetmişinde ağrı iner dizine
Yetmiş beşde duman çöker gözüne
Sekseninde kimse bakmaz yüzüne
Baykuş oturmuş virane benzer
Seksen beşinde beli bükülünce
Doksanın defterin dürülünce
Doksan beşinde ömrün serilince
Bir günde savrulmuş harmana benzer
Kul Hüseyin yüz yaşına varınca
Hakile hak olup yeksana benzer
.............
Dostu Görmeye Geldim
Arzeyledim dostu görmeye geldim
Ne keremdir dostum cemalin gördüm
O güzel cemalin seyran eyledim
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Mail oldum dostun tatlı diline
Hayran oldum bağda biten gülüne
Selam verdim onun güzel iline
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Her dem arzeyledim dostu görmeyi
Yanyana oturup hatır sormayı
Doldurup doldurup dolu sunmayı
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Hüseyin`im eydür ben dostu gördüm
Açılmış bahçeden gonca gül derdim
Arzulayıp dostun evine geldim
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Kul Hüseyin
Malatya
Kul Hüseyin mahlaslı bu türkü Arapkir yöresinden Süleyman Elver kaynak gösterilerek yayınlanmıştır.
Arzeyledim dostu görmeye geldim
Ne keremdir dostum cemalin gördüm
O güzel cemalin seyran eyledim
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Mail oldum dostun tatlı diline
Hayran oldum bağda biten gülüne
Selam verdim onun güzel iline
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Her dem arzeyledim dostu görmeyi
Yanyana oturup hatır sormayı
Doldurup doldurup dolu sunmayı
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Hüseyin`im eydür ben dostu gördüm
Açılmış bahçeden gonca gül derdim
Arzulayıp dostun evine geldim
Ne keremdir dostun cemalin gördüm
Kul Hüseyin
Malatya
Kul Hüseyin mahlaslı bu türkü Arapkir yöresinden Süleyman Elver kaynak gösterilerek yayınlanmıştır.
Çağrışa Çağrışa
Çağrışa Çağrışa Havada Turnam
Bagdat`tan Mi Geldin, Ağzında Hurman
Emanetin Sana, Sılama Uğra
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Ali`nin Çağırdığı Yere Varalım
Hasan`la Hüseyn`e Gönül Verelim
On İki İmamlara Yüz Sürelim
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Kerbela Çölünden Sakin Mi Geldin
Ne Yaman Ötersin, Bağrımı Deldin
Sen De Benim Gibi Yetim Mi Kaldın
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Aglamışam Ela Gözde Yaşım Var
Kaynamışam Her Ocaktan Aşım Var
İmam Hüseyn Eşiğinde İsim Var
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Kul Hüseyn`im Der Ki Kaynadım Coştum
Bu Aşkın Elinden Serimden Geçtim
Çağrışa Çağrışa Aralar Aştım
Eğlen Turnam Eğlen, Pire Gidelim
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Çağrışa Çağrışa Havada Turnam
Bagdat`tan Mi Geldin, Ağzında Hurman
Emanetin Sana, Sılama Uğra
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Ali`nin Çağırdığı Yere Varalım
Hasan`la Hüseyn`e Gönül Verelim
On İki İmamlara Yüz Sürelim
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Kerbela Çölünden Sakin Mi Geldin
Ne Yaman Ötersin, Bağrımı Deldin
Sen De Benim Gibi Yetim Mi Kaldın
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Aglamışam Ela Gözde Yaşım Var
Kaynamışam Her Ocaktan Aşım Var
İmam Hüseyn Eşiğinde İsim Var
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim
Kul Hüseyn`im Der Ki Kaynadım Coştum
Bu Aşkın Elinden Serimden Geçtim
Çağrışa Çağrışa Aralar Aştım
Eğlen Turnam Eğlen, Pire Gidelim
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Ezeli (İndim Seyreyledim Demi)
İndim seyreyledim demi devrani
Ay doğmadı vallah günden ezeli
Katarlanmış şahın gerçek kulları
Kim bu mülke kondu bundan ezeli
Derya kenarında mülküm sel aldı
Üstad nefesinden gerçek kul oldu
Değirmene vardım unum yel aldı
Yüküm tane idi undan ezeli
** gördüm can oldum
Muhammed`e erdim gevherkan oldum
Kaptan kaba süzüldüm kızıl kan oldum
Bir kadre (damla) su idim kandan ezeli
Muhammed Ali`nin darına durdum
Kırklar meydanından bu deme erdim
Yolcunun durağı o hana vardım
Durağım kandildir handan ezeli
Kul Hüseyin`im bunu böyle söyledi
İnip aşkın deryasını boyladı hemen boyladı
Dünkü gelen aşık bugün söyledi
Biz bunu söyledik dünden ezeli
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
İndim seyreyledim demi devrani
Ay doğmadı vallah günden ezeli
Katarlanmış şahın gerçek kulları
Kim bu mülke kondu bundan ezeli
Derya kenarında mülküm sel aldı
Üstad nefesinden gerçek kul oldu
Değirmene vardım unum yel aldı
Yüküm tane idi undan ezeli
** gördüm can oldum
Muhammed`e erdim gevherkan oldum
Kaptan kaba süzüldüm kızıl kan oldum
Bir kadre (damla) su idim kandan ezeli
Muhammed Ali`nin darına durdum
Kırklar meydanından bu deme erdim
Yolcunun durağı o hana vardım
Durağım kandildir handan ezeli
Kul Hüseyin`im bunu böyle söyledi
İnip aşkın deryasını boyladı hemen boyladı
Dünkü gelen aşık bugün söyledi
Biz bunu söyledik dünden ezeli
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Fena Dünya İçin Gam Çekme
Fena dünya için gam çekme gönül
Her dem ağlayıp da gülmeli değil
Sevda dedikleri sel misalidir
Fikredip ummana dalmalı değil
Ceht etmeyince karlı dağ aşılmaz
Sarrafın yanında altın pul olmaz
Yiğidin başına gelmedik olmaz
Başına gelene gülmeli değil
Geçersiz dünyayı geçip boylama
Görmediğin yere bühtan eyleme
Bir kimsenin gıybetini söyleme
Bühtan edip kana girmeli değil
Hüseyin`in sözünü olmuş söyle
Varıp etrafından sor sual eyle
Zamane halkının ahvali böyle
Muhabbetsiz yere varmalı değil
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Fena dünya için gam çekme gönül
Her dem ağlayıp da gülmeli değil
Sevda dedikleri sel misalidir
Fikredip ummana dalmalı değil
Ceht etmeyince karlı dağ aşılmaz
Sarrafın yanında altın pul olmaz
Yiğidin başına gelmedik olmaz
Başına gelene gülmeli değil
Geçersiz dünyayı geçip boylama
Görmediğin yere bühtan eyleme
Bir kimsenin gıybetini söyleme
Bühtan edip kana girmeli değil
Hüseyin`in sözünü olmuş söyle
Varıp etrafından sor sual eyle
Zamane halkının ahvali böyle
Muhabbetsiz yere varmalı değil
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Gel Hoca Bizlere İlmini Satma
Gel hoca bizlere ilmini satma
Hak mihman olduğun yeri bildin mi
El ayıbın görüp günaha batma
Felek dolabında zarı bildin mi
Evvel kapı şeriattır girerler
Tarikatta gonca güller dererler
Canlar menziline orda ererler
Acep menziline erebildin mi
Şeriat dildedir tarikat canda
Gönül dost evinde mihmandır onda
Bunca velilerin mekanı kanda
Hakikat ilinde sırrı bildin mi
Kul Hüsey`n`im kemter nedir çaresi
Ne kadardır arşın kürkün arası
Uyumuşken yüreğimin yarası
Ey hoca sızlattın sarabildin mi
Kul Hüseyin
Gel hoca bizlere ilmini satma
Hak mihman olduğun yeri bildin mi
El ayıbın görüp günaha batma
Felek dolabında zarı bildin mi
Evvel kapı şeriattır girerler
Tarikatta gonca güller dererler
Canlar menziline orda ererler
Acep menziline erebildin mi
Şeriat dildedir tarikat canda
Gönül dost evinde mihmandır onda
Bunca velilerin mekanı kanda
Hakikat ilinde sırrı bildin mi
Kul Hüsey`n`im kemter nedir çaresi
Ne kadardır arşın kürkün arası
Uyumuşken yüreğimin yarası
Ey hoca sızlattın sarabildin mi
Kul Hüseyin
Ne Güzel Uymuş
Hey erenler akıl fikir eyleyin
Dağlara da duman ne güzel uymuş
Yaradan Allah`a şükür eyleyin
Mümine de iman ne güzel uymuş
Daim geceleri dağlar başında
Hiç bir hile yoktur onun işinde
Alıp gezdirirdi çölün başında
Ali`ye de Selman ne güzel uymuş
Kul Hüsey`n`im yeşil giyer eynine
Hiç bir hile getirmedi göynüne
Kurdu kuşu lütfeylemiş kendine
Tabiata insan ne güzel uymuş
Kul Hüseyin
Erzincan
Aynı yöreden Ali Ekber Çiçek kaynak gösterilerek yayınlanmıştır.
Hey erenler akıl fikir eyleyin
Dağlara da duman ne güzel uymuş
Yaradan Allah`a şükür eyleyin
Mümine de iman ne güzel uymuş
Daim geceleri dağlar başında
Hiç bir hile yoktur onun işinde
Alıp gezdirirdi çölün başında
Ali`ye de Selman ne güzel uymuş
Kul Hüsey`n`im yeşil giyer eynine
Hiç bir hile getirmedi göynüne
Kurdu kuşu lütfeylemiş kendine
Tabiata insan ne güzel uymuş
Kul Hüseyin
Erzincan
Aynı yöreden Ali Ekber Çiçek kaynak gösterilerek yayınlanmıştır.
Sen Yanma Diye
Ben çürümüş bir asayım
Zindanlara yol eyledi dert beni
Çarmıha gerilmiş bir İsa`yım
Çivilere zapteyledi dert beni
Pir Sultan`ı darda gördüm
Darağaca vur eyledi aşk beni
Hacı Bektaş`ı kırda gördüm
Bir ceylana pir eyledi aşk beni
Her yangına her ataşa
Köz eyledi dert beni
Bu dağlara bu yollara
Toz eyledi aşk beni
Ben yanarım aşk için
Ben yanarım gül için
Bu ateş sönmesin diye
Ben yanarım kim için
Ben yanarım sen için
Bari sen yanma diye
Ben yakılmış bir ozanım
Yangınlara kül eyledi dert beni
Kerbela çölünde bir Hüseyin`im
Damla suya kul eyledi dert beni
Ben Yunus`u nurda gördüm
Dergahina gül eyledi aşk beni
O Mecnun`u firarda gördüm
Bir Leyla`ya deleyledi aşk beni
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Ben çürümüş bir asayım
Zindanlara yol eyledi dert beni
Çarmıha gerilmiş bir İsa`yım
Çivilere zapteyledi dert beni
Pir Sultan`ı darda gördüm
Darağaca vur eyledi aşk beni
Hacı Bektaş`ı kırda gördüm
Bir ceylana pir eyledi aşk beni
Her yangına her ataşa
Köz eyledi dert beni
Bu dağlara bu yollara
Toz eyledi aşk beni
Ben yanarım aşk için
Ben yanarım gül için
Bu ateş sönmesin diye
Ben yanarım kim için
Ben yanarım sen için
Bari sen yanma diye
Ben yakılmış bir ozanım
Yangınlara kül eyledi dert beni
Kerbela çölünde bir Hüseyin`im
Damla suya kul eyledi dert beni
Ben Yunus`u nurda gördüm
Dergahina gül eyledi aşk beni
O Mecnun`u firarda gördüm
Bir Leyla`ya deleyledi aşk beni
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
Söylenir Gezersin
Söylenir gezersin de yaban ellerde
Bağdat diyarına da vardın mı durnam
Medine şehrine Fadime anayı
Efendim nazlı Sunayı
Makamı boyları da gördün mü durnam
Medet dergahında da gülüm var
Yar yar efendim gülüm var yar yar
O dergaha yüzlerin sürdün mü durnam
O dergaha yüzlerin sürdün mü durnam
Tılısım erenlerin dost elinden
Kırkların narına durdun mu durnam
Ah yar yar dost dost medet yar yar aman
Kul Hüseyin der ki biz de varalım
Varıp dergahına da yüzler sürelim sürelim
Canları feda edip dostu görelim
Sen de bu sırlara erdin mi durnam
Ah yar yar dost dost medet yar yar aman
Ah yar yar dost dost dost medet
Yaylalar yar yar yar
Ah can cana dost cana cana
Samahı dönenler otursun şu yana
Kul Hüseyin
İzmir
Söylenir gezersin de yaban ellerde
Bağdat diyarına da vardın mı durnam
Medine şehrine Fadime anayı
Efendim nazlı Sunayı
Makamı boyları da gördün mü durnam
Medet dergahında da gülüm var
Yar yar efendim gülüm var yar yar
O dergaha yüzlerin sürdün mü durnam
O dergaha yüzlerin sürdün mü durnam
Tılısım erenlerin dost elinden
Kırkların narına durdun mu durnam
Ah yar yar dost dost medet yar yar aman
Kul Hüseyin der ki biz de varalım
Varıp dergahına da yüzler sürelim sürelim
Canları feda edip dostu görelim
Sen de bu sırlara erdin mi durnam
Ah yar yar dost dost medet yar yar aman
Ah yar yar dost dost dost medet
Yaylalar yar yar yar
Ah can cana dost cana cana
Samahı dönenler otursun şu yana
Kul Hüseyin
İzmir
Turnam (Devredip Gezerken)
Devredip gezerken dar-ı fenayı
Bağdat diyarına vardın mı turnam
Medine şehrinde Fatma Anayı
Makamı andadır gördün mü turnam
Biz de beli dedik nice uluya
İman aldık ikrar verdik veliye
Necef deryasında İmam Ali`ye
Bu deryaya yüzler sürdün mü turnam
Medayin şehrinde Selman`a varıp
Bağdat`ta Kazım`ın kabrini görüp
Baş eğip hem eşiğine yüz sürüp
İkrara bent olup durdun mu turnam
Her şehit de Kerbela`da çürümez
Haktan izin yoktur kalkıp yürümez
İmam Hüseyin`in kanı kurumaz
Şehitler serdarın gördün mü turnam
Hazreti Eyyub`un nikabın kaldır
Tende iki kurt var neye maildir
Biri ipek sarar biri malımdır
Bunların sırrına erdin mi turnam
Veysel Karan`im der ki hakka varalım
Serin verdi On İki İmam yolunda
İmam Mehdi hangi vakt u zamanda
Nasıl zuhur eder sordun mu turnam
Kul Hüsey`n`im der ki hakka varalım
Varıp o dergaha yüzler sürelim
Can baş feda olsun Şahı görelim
Sen de o sultanı gördün mü turnam
Kul Hüseyin
Çorum
Aynı yöreden Aşık Haşimi kaynak gösterilerek yayınlanmıştır. Ayrıca Aşık Ali Metin tarafından da uzun hava olarak bestelendi.
Devredip gezerken dar-ı fenayı
Bağdat diyarına vardın mı turnam
Medine şehrinde Fatma Anayı
Makamı andadır gördün mü turnam
Biz de beli dedik nice uluya
İman aldık ikrar verdik veliye
Necef deryasında İmam Ali`ye
Bu deryaya yüzler sürdün mü turnam
Medayin şehrinde Selman`a varıp
Bağdat`ta Kazım`ın kabrini görüp
Baş eğip hem eşiğine yüz sürüp
İkrara bent olup durdun mu turnam
Her şehit de Kerbela`da çürümez
Haktan izin yoktur kalkıp yürümez
İmam Hüseyin`in kanı kurumaz
Şehitler serdarın gördün mü turnam
Hazreti Eyyub`un nikabın kaldır
Tende iki kurt var neye maildir
Biri ipek sarar biri malımdır
Bunların sırrına erdin mi turnam
Veysel Karan`im der ki hakka varalım
Serin verdi On İki İmam yolunda
İmam Mehdi hangi vakt u zamanda
Nasıl zuhur eder sordun mu turnam
Kul Hüsey`n`im der ki hakka varalım
Varıp o dergaha yüzler sürelim
Can baş feda olsun Şahı görelim
Sen de o sultanı gördün mü turnam
Kul Hüseyin
Çorum
Aynı yöreden Aşık Haşimi kaynak gösterilerek yayınlanmıştır. Ayrıca Aşık Ali Metin tarafından da uzun hava olarak bestelendi.
Yolları
Salınıp da dost eline giderken
Ne acayip vardır yolu yaylanın
Selvi boylum gonca gülü verirken
Açılır yaprağı dalı yaylanın
Yayla sen gibi yayla nerde olur
Seni arayanlar yurdunda bulur
Pare pare olmuş karların erir
Akar boz bulanık seli yaylanın
Nergisin menekşen karışık biter
Dalında dal vermiş reyhanın tüter
Senin kokuların aleme yeter
Burcu burcu kokar gülü yaylanın
Her sabah her sabah hava nemlenir
Yaz gelince aşıkların canlanır
Sen yaylasın eller sende dinlenir
Eser ılgın ılgın yeli yaylanın
Hüseyin`im pervaz vurup uçunca
Hasretli gözüm kanlı yaş dökünce
Koyunlar meleşir evler göçünce
Issız kalır n`olur hali yaylanın
Kul Hüseyin
Salınıp da dost eline giderken
Ne acayip vardır yolu yaylanın
Selvi boylum gonca gülü verirken
Açılır yaprağı dalı yaylanın
Yayla sen gibi yayla nerde olur
Seni arayanlar yurdunda bulur
Pare pare olmuş karların erir
Akar boz bulanık seli yaylanın
Nergisin menekşen karışık biter
Dalında dal vermiş reyhanın tüter
Senin kokuların aleme yeter
Burcu burcu kokar gülü yaylanın
Her sabah her sabah hava nemlenir
Yaz gelince aşıkların canlanır
Sen yaylasın eller sende dinlenir
Eser ılgın ılgın yeli yaylanın
Hüseyin`im pervaz vurup uçunca
Hasretli gözüm kanlı yaş dökünce
Koyunlar meleşir evler göçünce
Issız kalır n`olur hali yaylanın
Kul Hüseyin
Zamanede Bir Hal Gelmesin Başa
Zamanede Bir Hal Gelmesin Başa
Ahdı Bütün Sadık Bir Yar Kalmamış
Efendim, Tabibim, Cananım
Kalleş Yar Olana Dost Demem Haşa
N`olacak Muhannet Meydan Görmemiş
Ben Bir Yar İsterem Derun-U Dilden
Sarfede Varını Geldikçe Elden
Efendim, Tabibim, Cananım
Beni Setreyleye Abudan Elden
Her Yüze Gülen Yar Olmuş Olmamış
Hüseyin Beyhude Ah Etme Naçar
Bir Kapı Örterse Birini Açar
Efendim, Tabibim, Cananım
Buna Dünya Derler Hepisi Geçer
Hangi Günü Gördün Akşam Olmamış
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
..............................
Zamanede Bir Hal Gelmesin Başa
Ahdı Bütün Sadık Bir Yar Kalmamış
Efendim, Tabibim, Cananım
Kalleş Yar Olana Dost Demem Haşa
N`olacak Muhannet Meydan Görmemiş
Ben Bir Yar İsterem Derun-U Dilden
Sarfede Varını Geldikçe Elden
Efendim, Tabibim, Cananım
Beni Setreyleye Abudan Elden
Her Yüze Gülen Yar Olmuş Olmamış
Hüseyin Beyhude Ah Etme Naçar
Bir Kapı Örterse Birini Açar
Efendim, Tabibim, Cananım
Buna Dünya Derler Hepisi Geçer
Hangi Günü Gördün Akşam Olmamış
Kul Hüseyin
Orta Anadolu
..............................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.